/

26’dan sonra 28 gelsin!

İstatistikler 27 yaşındaki ölümlerin yüksekliğini çürütmüş olsa da, bu konu artık kültürel bir fenomen olarak varlığını sürdürmekte. Gerçekler dışında iki seçenek kalıyor geriye: “27 tesadüf mü, yoksa lanet mi?” uçaklarda koltuk numarası olarak 13’ü kullanmadığımız gibi, yaşlardan 27’yi de üstünden atlayarak geçecek halimiz yok ya!

MURAT BEŞER

Yok, olay Gaziantep’te geçmiyor. Bilakis hiç alakası yok, lafım genç müzisyenlere. Ne kadar genç? Şayet 1997 doğumluysanız, hele bir de gönlünüzü rock-pop-caz müziğine falan kaptırdıysanız çok dikkatli olun, sıradaki doğum gününüze kadar… Zira birileri diyor ki, 27 yaşındaki müzisyenlerin üzerinde kara bulutlar dolaşıyormuş.

Bu konuda ve bu isimde ilk (sanırım da tek) hatırladığım kitap Howard Sounes’a ait. Çok radikal bir bakış açısı vardı, keza dili de sertti. Acımasız yorumlarıyla 27 yaşında ölen (Brian Jones, Jimi Hendrix, Janis Joplin, Jim Morrison, Kurt Cobain, Amy Winehouse gibi ünlü) bazı müzisyenleri yaşadıkları sorumsuz, savruk ve uyuşturucuya bağlanmış hayatları nedeniyle yerden yere vuruyordu. İsteyen konuyu istediği nedene bağlayabilir ama bu ölümler hakkında akla gelen ilk neden şüphesiz uyuşturucu. Bu kulübe genellikle yüksek dozda alkol ve uyuşturucu, cinayet gibi şiddet olayları, intihar veya trafik kazaları gibi sebeplerle 27 yaşında ölen ünlü müzisyenler dahil edilmekte.

Ancak içlerinde trafik kazasından cinayetlere kadar uzanan bir dolu farklı takdir-i ilahi de yok değil. Bu listede yer alan bazı isimlerin 1969 ile 1971 yılları arasından hayatını kaybetmesi, bu yaşta ölümlerin daha fazla olduğu yolunda bir inancına yol açıyor. Oysa istatistik çalışmalar “bu durum 27 yaşa özel değildir” diyor. İstatistikler 27 yaşındaki ölümlerin yüksekliğini çürütmüş olsa da, bu konu artık kültürel bir fenomen olarak varlığını sürdürmekte.

Gerçekler dışında iki seçenek kalıyor geriye: “27 tesadüf mü, yoksa lanet mi?” Uçaklarda koltuk numarası olarak 13’ü kullanmadığımız gibi, yaşlardan 27’yi de üstünden atlayarak geçecek halimiz yok ya! Ne yapalım!

Bizim gibi hep büyük fotoğraflara meraklı olanlar için bunun en ikna edici yanıtı, tüketime dayalı vahşi kapitalist sistemin ta kendisi.

Zira bu hadiseler en çok musluğun başını tutanlara yaramış. Hatta içlerinde bazı büyük isimler, ölümlerinden sonra epey bir sektör için geçim kapısı haline gelmişti. 27’ler kulübü sonradan sayısız şarkıya da konu olmuştu. Sadece şarkı değil hakkında filmler ve belgeseller de çekilmişti. Örneğin “Supernatural” dizisi de bu konuyu oldukça iyi işlemişti.

27’ler Kulübü meselesi zaman içinde yükseldi alçaldı. Yetmişler sonrasından 27’ler Kulübü fikrini ateşleyen hadiseler ise Kurt Cobain ve Amy Winehouse’un vefatları olmuştu.

Robert-Johnson – Brian-Jones

Robert Johnson

27 yaşında hayata veda eden müzisyenler hakkındaki söylence, 16 Ağustos 1938’de ünlü şarkı yazarı ve solist Robert Johnson’ın ölümüyle başlamış. “Ölüm Zinciri 27” adı verilen efsane, kendine muhtelif aralıklarla kurban seçmeyi sürdürmüş. 16 yaşındaki karısı doğum sırasında ölünce kendini tümüyle müziğe vermişti Johnson. Zamanının büyük çoğunluğunu bir köşeye çekilip gitarını tıngırdatarak geçiriyordu. Söylenceye göre Johnson’ın bir gece yarısı fidanlığa gittiğinde burada şeytanla karşılaşmış ve ruhunu ona satmıştı.

Karşılığında ise şeytan da Johnson’ın gitarının akorunu değiştirmişti. Johnson’ın ölümünden on yıllar sonra yapılan bir araştırmaya göre, bu gitar gerçekten de farklı bir şekilde akorluydu ve Johnson bunu hiç kimseye öğretmemişti. Ayrıca onu kendi başına gitar akoru yaparken gören de olmamıştı. Johnson şeytana ruhunu sattığında 17 yaşındaydı ve bu anlaşma 10 yıllıktı. Süre dolduğunda şeytan onun ruhunu alacaktı. Johnson’ın birkaç şarkısının adı bunu anlatır: “Cross Road Blues”, Last Fair Deal Gone Down”, “Me and The Devil Blues”, “Hellhound on My Trail” gibi…

Çalıştığı barın sahibi tarafından bir husumet nedeniyle zehirlenerek öldürülen Johnson’ın kayıtlı 27 parçası olduğu söylenir. Şayet ilk 27 hadisesi bu kadar efsanevi bir hikâyeye sahip olmasaydı, belki de bu mevzu hiç uzamayacak, bu yaşta vefat edenler bu kadar dikkat çekmeyecekti ama Johnson’dan sonra bu kulübe üye olanlar hiçte azımsanacak büyüklükte isimler değildi.

Brain Jones

Brian Jones, tüm zamanların en uzun ömürlü ve başarılı rock topluluklarından olan Rolling Stones’un kurucu üyesiydi. Aslen bir blues gitarcısı olmasına karşın, özellikle sahnede kullandığı çalgılarla topluluğa büyük bir müzikal zenginlik katmıştı.

Topluluk tam “Satisfaction” şarkılarıyla birlikte yükselişe geçmişken, Jones’un 1967 yılının Haziran ayında Monterey Pop Festivali’nde Frank Zappa ve Dennis Hopper’dan aldığı övgüler ve Jimi Hendrix’in sahnesine girerek eşlik etmesiyle Rolling Stones’tan daha büyük bir üne sahip olmuştu. Ancak Jones artan alkol ve uyuşturucu tüketimi nedeniyle çekilmez bir insan halini alıyordu. Nitekim iki yıl sonra, bu nedenle menajerleri tarafından turneye dahil edilmemişti. Bunu Jones’un tercihi gibi yansıtmışlar ve topluluktan kendi isteğiyle ayrıldığını basına duyurmuşlardı. Jones 2 Temmuz 1969 günü evinin havuzunda ölü olarak bulundu ve bu olayın gizemi asla çözülemedi.

Jimi Hendrix – Amy Winehouse – Jim Morrison

Jimi Hendrix

Amerikalı gitar virtüözü Jimi Hendrix rock tarihinin en etkili kültürel ikonlarından birisiydi. Atalarının arasında afro-Amerikanlar, Cherokee Kızılderilileri ve İrlandalılar bulunuyordu. Nasıl gitar çalınacağını kendi başına öğrenmişti. İlk gitarı çöplükte bulduğu bir ukelele idi.

Sonradan eline aldığı Fender Stratocaster’ı bir solak olduğu için dizeleri tersten eklenmiş bir gitar kullanıyordu. 1970 yılına gelindiğinde Hendrix dünya çapında bir üne sahip olmuştu. Bu yıl bir Avrupa turnesine çıkmış ama Amerika’ya sağ dönememişti. Turne esnasında kaldığı Londra’daki Semerkand Oteli’nde 18 Eylül 1970 gecesi alkolle birlikte aldığı uyuşturucu nedeniyle fenalaşmış, baygın halde kusmuş ve kusmuğu ile boğulmuştu.

Jim Morrison

Efsane topluluk The Doors’un söz yazarı ve vokaliydi Jim Morrison. Lisede Ullysses’i hatmetmiş, üniversitede sinema eğitimi almıştı.

Sadece müzisyen değildi, birkaç şiir kitabı, kısa filmleri ve The Unknown Soldier için bir müzik video klibi denemesi vardı.

Morrison’un yazdığı şarkı sözleri, şiirsel bir atmosfere sahipti, sahnedeki duruşu da o zaman değin görülmüş rock yıldızlarından çok farklıydı. Ancak Morrison’ın çalışmalara sürekli kafa kıyak gelmesi topluluğun işlerini aksatıyordu. Kafasının içinde bambaşka bir dünyanın yaşandığı Morrison, dört yaşında ölümüne tanık olduğu bir Kızılderilinin ruhuna girdiğine inanıyordu.

1970 yılında bir cadı olduğu iddia edilen Fransız gazeteci Patricia Kennealy ile pagan nikahı kıymıştı. Adı Kertenkele Kral’a çıkmıştı.

Bundan bir yıl sonra sevgilisi Pamela ile Paris’te bir eve çıkar ve Pamela 3 Temmuz günü Morrison’ın banyo küvetinde cesedini bulur. Morrison’un ölümü nedeniyle ilgili söylentiler halen durulmamıştır.

Janis Joplin

Amerikalı şarkıcı ve söz yazarı olan Janis Joplin, ilk çıkışını saykodelik acid-rock topluluğu Big Brother and the Holding Company ile yapar. Kendisine yeterince ilgi gösterilmeyen bir ailede satın aldığı siyah şarkıcıların plaklarında bulur teselliyi. 1963 yılında okulu terk eder ve şarkıcı olmaya karar verir. Sırt Çantası Devrimi’ne kapılarak otostopla Teksas ve Lousiana’yı dolaşır, Kozmic Blues Band ve Full Tilt Boogie Band ile çalışır. Bir süre komün hayatı yaşar, en iyi şarkılarını bu süreçte üretir.

Monterey Pop Festivali’nin en iyi konserlerinden birine imza atar. 1970 yılında yeni albüm “Pearl”ün çalışmalarına başlamak üzere Los Angeles’taki Landmark Motor Hotel’e yerleşen Joplin, 4 Ekim günü, aşırı dozda eroin yüzünden hayatını kaybeder.

Amy Winehouse

İngiliz şarkıcı Amy Winehouse, sesinin güçlü karakteri sayesinde müzik dünyasına kısa bir süre konuk olmuş ama süresiyle ters orantılı bir etki bırakmıştı. Ancak ne var ki etkileyici şarkılarının dışında madde bağımlılığı ve ruh sağlığı sorunlarıyla da sık sık gündeme geliyordu.

Yahudi bir ailenin çocuğuydu ve Frank Sinatra hayranı olarak büyümüştü Amy. Anne babası o küçük yaştayken ayrılmıştı.

Amy’nin ilk albümü pek ses getirmese de, 2006 yılında çıkan ikinci çalışması “Back To Black” ile dünya çapında bir yıldız olmuştu. Ellili altmışlı yıllara dönüş modası onunla perçinlenmiş; Amy’nin bu tarz sadece müziğine değil tavrına ve giyimine de yansımıştı. Ancak uyuşturucu ve alkol bağımlılığı sorunları, bu günlerden ölümüne kadar basında düzenli olarak yer aldı. Boşandığı eşi Blake Fielder- Civil ile sık sık yasal sorunlar yaşadı ve eşi kısa bir süreliğine hapse girdi.

Genç şarkıcı 2008’de hayatını tehdit eden eden bir dizi sağlık sorunu ile karşı karşıya geldi. Amy, Londra’daki evinde 23 Temmuz 2011 tarihinde ölü bulundu. Ölüm nedeninin önce bilinmediği, sonra da Blumia olduğu açıklandı. Winehouse ölümünden üç yıl önce 27’sinde ölmekten korktuğunu dile getirmişti.

Not: Amy’nin son turnesinin bir ayağı da İstanbul olacaktı ama bu konser maalesef gerçekleşmedi.

Kurt Cobain

Topluluğundan yani Nirvana’dan şüphesiz çok daha fazla üne sahiptir solist ve gitarcı Kurt Cobain. Küçük yaşında anne ve babasının ayrılmasında kendini suçlu gören Cobain, çok erken yaşta uyuşturucu ile tanışmıştı. 14 yaşında babasının hediye ettiği gitar hayatındaki dönüm noktalarından biri olmuştu.

Arkadaşı Krist Novoselic ile 1985 yılında birlikte kurdukları Nirvana ile çok az sayıda albüm yapmışlar, ama hayal edilmesi güç bir ilgi görmüşlerdi. “Nevermind” albümü ile X Kuşağı’nın “bayrağı önde götüren grubu” olarak tanımlanmışlardı.

Cobain’e bir kuşağın sözcüsü olarak bakıyorlardı. Hayatının son yıllarında Cobain eroin bağımlılığı, ünü ve imajının yanı sıra kendisi ve eşi Courtney Love ile ilgili sorunlarla boğuştu. Ayrıca hastalığı ve mide ağrıları da artmıştı. 5 Nisan 1994 tarihinde, Seattle’da evinde ölü bulundu. Kendisini av tüfeğiyle kafasından vurduğu açıklandı.

Alan Wilson

Topluluğunun adını bir Tommy Johnson şarkısı olan “Canned Heat Blues”dan aldığı ilhamla koymuştu Alan Wilson. Canned Heat grubun özgün sesli solistiydi. Gitar ve armonika çalıyor, topluluğun şarkılarının tamamını yazıp besteliyordu Wilson. 3 Eylül 1970 günü topluluktan arkadaşı Bob Hite’nin evinde ölü bulundu. Bu tarihten üç ay önce de intiharı denemiş, depresyon tedavisi için birkaç hafta hastanede yatmıştı. Jimi Hendrix’ten iki, Janis Joplin’den dört hafta önce Kulüp 27 üyeleri arasına katılmıştı.

Mia Zapata

The Gits topluluğunun solisti olan Mia Zapata, henüz dokuz yaşındayken gitar ve piyano çalıyordu. The Gits topluluğuyla birlikte Seattle’da pek çok insanın üstünde derin etki bırakmışlardı. Ancak bu talihsiz kadın 1993 yılında tecavüz edildikten sonra önce dövüldü, sonra boğularak öldürüldü. Ölümü Amerika’da bir infiale neden oldu, bu olay için, nice kampanyalar düzenlendi. O dönem müziğin önde gelen isimleri, Mia Zapata’yı faili meçhuller arasından kurtarmak için aralarında para toplayıp özel ajan tutmuşlardı.

Mia’nın katili 2003 yılında bir DNA testi sonucu yakalandı ve 37 yıla mahkûm edildi.

Mia Zapata – Alan Wilson

Kristen Pfaff

Kurt Cobain’in eşi Courtney Love’ın Hole topluluğunda basçıydı Kristen Pfaff ama bası çello gibi çalmasıyla dikkat çekiyordu. Zira Minnesota Üniversitesi’nde çello ve piyano okumuştu. Minneapolis’te yaşarken, mezuniyetinin ardından bas gitar çalmaya başlamıştır.

Müzik sevdası uğruna Minnesota’yı terk edip (Kuzeybatı Karanlığı olarak adlandırdığı) Seattle’a taşınır. Ancak aradığı mutluluğu bulamaz. Kurt Cobain’in ölümü sonrasında kendisi hakkında endişelenmeye başlar ve uyuşturucudan uzaklaşabilmek için Minneapolis’e dönmeye karar verir. Ancak Minneapolis’e doğru hareket etmeyi planladığı gün, 16 Haziran 1994’te, banyo küvetinde ölü bulunur. Yerde ise bir şırınga ve eroin vardır.

Ölümünden sonra tanıyanları hakkında “Ölümünden bir önceki gece konuştuğu herkes onun çok mutlu olduğunu ve Minneapolis’e dönüp yeni bir hayata başlamak için çok heyecanlı olduğunu söylüyordu” demişti.

27’ler Kulübü’ne üye olan bahsi geçen bu 10 isim dışında kimler var diyorsanız, son liste bu:

Alexandre Levy, Louis Chauvin, Nat Jaffe, Jesse Belvin, Rudy Lewis (Drifters topluluğunun solisti), Joe Henderson, Rockin Robin Roberts (Fabulous Wailers topluluğunun şarkıcısı), Malcolm Hale (Spanky and Our Gang topluluğunun gitarcısı), Dickie Pride, Alexandra, Arlester “Dyke” Christian (Dyke & the Blazers solisti, basçısı), Linda Jones, Leslie Harvey (Stone the Crows topluluğunun gitarcısı), Ron “Pigpen” McKernan (Grateful Dead topluluğunun kurucu üyesi, klavyeci ve gitarcı), Roger Lee Durhamn (Bloodstone topluluğunun şarkıcısı ve perküsyoncusu), Wallace “Wally” Yohn (Chase topluluğunun orgcusu), Dave Alexander (The Stooges topluluğunun basçısı) Pete Ham (Badfinger topluluğunun klavyecisi ve gitarcısı), Gary Thain (Uriah Heep ve Keef Hartley topluluklarının basçısı), Cecilia, Helmut Köllen (Triumvirat topluluğunun basçısı), Chris Bell (Big Star topluluğunun gitarcısı), Zenon De Fleur (Count Bishops topluluğunun gitarcısı) Jacob Miller (Inner Circle topluluğunun şarkıcısı), D. Boon (Minutemen topluluğunun gitarcısı), Aleksander Başlaçev, Pete de Freitas (Echo & the Bunnymen topluluğunun davulcusu), Chris Austin, Dimitar Voev, Richey Edwards (Manic Street Preachers topluluğunun gitarcısı), Stretch, Fat Pat, Freaky Tah (Lost Boyz topluluğunun üyesi), Kami Malice (Mizer topluluğunun davulcusu), Rodrigo Bueno, Sean Patrick McCabe, Maria Serrano Serrano, Jeremy Michael Ward (Mars Volta ve De Facto üyesi), Davor “Moskri” Bobić (Prti Bee Gee üyesi), Bryan Ottoson (American Head Charge topluluğunun gitarcısı), Valentín Elizalde, Damien “Damo” Morris (The Red Shore topluluğunun üyesi), Orish Grinstead, Elizabeth “Bispy” Amirian, Lily Tembo, Nate Niec, Achik Spin (Spin topluluğunun üyesi), Richard Turner, Nicole Bogner, Sahara Davenport, Soroush “Looloosh” Farazmand (The Yellow Dogs topluluğunun gitarcısı), Slada Guduras, Tomas Lowe, Thomas Fekete (Surfer Blood topluluğunun gitarcısı), Kim Jong-hyun (Shinee topluluğunun solisti), Fredo Santana, Nick Drake…