19. yüzyıl… Danimarkalı genç papaz Lucas, İzlanda’nın kuzeyinde bir kilise inşa etmek üzere zorlu bir yolculuğa çıkar. Amatör bir fotoğrafçı olan papazın yanında taşıdığı ağır bir ekipmanı vardır. Çok geçmeden sırtındaki bu koca yüke adeta zorlu doğa koşullarının yarattığı yükler ve çevresindeki insanların ona yönelik baskıları da eklenir. ‘Vinterbrodre’ (‘Kış Kardeşleri’) ve ‘Hvítur, Hvítur Dagur’ (‘Bembeyaz Bir Gün’) gibi filmleriyle tanınan (gerçi bizde pek tanınmıyor ama) Hlynur Pálmason’un son çalışması ‘Tanrının Unuttuğu Yer’in (‘Vanskabte land’) konusu özetle böyle…
Ona adaya ayak bastığından itibaren sanki her türlü zorluğu çıkarmak için bilenmiş görüntüsündeki rehber Ragnar’la zaman içinde ezeli rekabete dönüşen ilişkileri genç din adamını yavaş yavaş insanlığından çıkma noktasına taşır. Pálmason, bu kasvetli ve seyircisini yavaş yavaş avuçlarının eline alıp çarpan filminde, görüntü yönetmeni Maria von Hausswolff’un enfes kadrajlarının da yardımıyla unutulmaz bir yapıta imza atmış.
‘Tanrının Unuttuğu Yer’ insan denen tuhaf varlığın bizzat yüzüne olduğu kadar içine de tutulmuş büyük bir ayna… Hikâye dıştan gelen etkenlerle doğasındaki bastırılmış yanlarla buluşan bir tipolojinin fiziksel ve ruhsal portresine soyunuyor. Film aynı zamanda sömürgecilik üzerine de hatırlatmalarda bulunurken seyircisinin aklına Werner Herzog’un ‘Aguirre; Tanrı’nın Gazabı’nı, Roland Joffé’nin ‘Misyon’unu ya da Martin Scorsese’nin ‘Silence’ını da getiriyor.
Kadrosunda Elliott Crosset Hove, Ingvar E. Sigurosson, Vic Carmen Sonne, Jacob Hauberg Lohmann ve Ída Mekkín Hlynsdóttir gibi oyuncuların yer aldığı bu olağanüstü sinemasal yolculuğu kaçırmayın deriz…