Bugünün tutkunlarının Federer, Nadal, Djokovic gibi isimler vasıtasıyla sevdiği sporun 70’lerin ortasından 80’lere uzanan sürecinde tahta oturan ismiydi. İsveçliydi, çok genç yaşta zirveye çıkmış ve üst üste kazandığı şampiyonluklarla Wimbledon ondan sorular hale gelmişti. Keza ‘Roland Garros’ ya da bir diğer adıyla ‘Fransa Açık’ın birinciliklerine de adeta ipotek koymuştu.
Kazanma hırsı onun için bir takıntıya dönüşmüştü. Wimbledon’ı üst üste dört kez kazandıktan sonra beşinci şampiyonluk için korta çıktığında rakibi John McEnroe’ydu. 5 Temmuz 1980’de oynanan final mücadelesi, tenis tarihinin halen en unutulmaz maçlarından biri olarak kabul edilir. Sonuçta galip gelen oydu ve beş kez üst üste şampiyon olarak kayıtlardaki yerini aldı.
Evet, Björn Borg’den bahsediyoruz. 6 Haziran’da doğan bu usta raket, bazı kuşaklara tenisi sevdiren, ikon olmuş bir karakter. Erken yaşta çok büyük başarılara imza atmış ve 26 yaşında ani bir karar vererek tenisi bırakmıştı.
‘Fransa Açık’ı altı kez (1974, 1975, 1978, 1979, 1980 ve 1981) ‘Wimbledon’ı beş kez (1976, 1977, 1978, 1979, 1980) kazandı, ‘Amerika Açık’ta da dört kez (1976, 1978, 1980 ve 1981) final oynadı.
70’lerde dünya İsveç’i üç şeyle hatırlardı: Volvo, ABBA ve Björn Borg…