mona lisa

/

Mona Lisa’nın manzarasının sırrı ne?

Bir akademisyen, Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa’yı resmetmesinden tam 500 yıl sonra, dünyanın en ünlü sanat eserlerinden birinin arka planındaki gizemi çözdüğünü iddia etti.

Sanat tarihçileri uzun süredir, ünlü ressamın eserine ilham vermiş olabilecek yerler hakkında konuşuyorlardı. Tablonun arka planında tasvir edilen manzara tartışmalara neden oldu. Ancak jeolog ve İtalyan Rönesans uzmanı Ann Pizzorusso, bu gizemi çözmüş gibi görünüyor. Ona göre, bu manzara kuzey İtalya’daki Lecco’dan esinlenilmiş.

Reuters’ın haberine göre, Pizzorusso, Como Gölü kıyısındaki küçük kasaba Lecco’nun Mona Lisa’nın arka planında yer aldığını savunuyor. Bu yer şimdiye kadar Alessandro Manzoni’nin “Nişanlılar” adlı başyapıt romanının geçtiği yer olarak biliniyordu.

Bilim insanı, resimdeki kemerli köprünün önceki teorilerde Arezzo ve Bobbio gibi diğer İtalyan şehirlerindeki benzer yapılarla ilişkilendirilmiş olmasına rağmen, aslında 14. yüzyıldan kalma Ponte Azzone Visconti köprüsüne benzediğini belirtiyor.

Pizzorusso’nun iddialarını desteklemek için jeoloji bilgisinden faydalandığını söyleyebiliriz. Ona göre, Lecco’daki kaya oluşumları, tablodaki manzarayla uyumlu bir kireçtaşı içeriyor.

ArtWatch UK adlı sanat eserlerinin korunmasını amaçlayan bir kuruluşun genel müdürü Michael Daley, Pizzorusso’nun araştırmasının sanatçı ve bilim insanının nasıl bir araya geldiğini mükemmel bir şekilde gösterdiğini ifade etti.

/

Bu sefer Mona Lisa’ya saldırdılar

Fransa’nın başkenti Paris’te bulunan ve dünyanın en meşhur müzelerinden biri olan Louvre Müzesi’nde sergilenen Mona Lisa’ya iki kadın eylemci çorba fırlattı.

Üzerlerinde, “Gıda sorumluluğu” yazan beyaz tişört giyen kadınlar kurşun geçirmez camekanın arkasında sergilenen Mona Lisa’ya çorba fırlattıktan sonra slogan attı.

Daha sonra eserin önünde duran eylemciler “tarım sistemimiz hasta” diyerek “sağlıklı ve sürdürülebilir gıda” hakkı talep ettiklerini dile getirdi.

Uzmanlar ve yetkililer eserin zarar görmediğini aktardı.

/

Yine gizem yine Mona Lisa

İtalya’da başlayan sergi, Leonardo da Vinci’nin ünlü tablosu ‘Mona Lisa‘ ile ikinci versiyonu ‘Isleworth Mona Lisa‘ arasındaki tartışmayı canlandırdı. Bu konudaki spekülasyonlar yıllardır devam ediyor, çünkü hangi tablonun önce yapıldığı konusunda kesin bir bilgi bulunmuyor.

Eserdeki tartışmalar, aslının bir kopyası olabileceği görüşüne dayanıyor. Ancak bazı sanat tarihçileri, bu düşünceye şüpheyle yaklaşıyor ve ‘Isleworth Mona Lisa’nın, ‘Mona Lisa’nın Leonardo da Vinci tarafından daha önce çizilen ve tamamlanmamış bir versiyonu olduğunu savunuyor. Diğerleri ise eserin Leonardo da Vinci’ye ait olmadığına inanıyor.

Mayıs 2024’e kadar devam edecek olan sergiyi ziyaret edenler, hangi tarafı destekleyeceklerine kendileri karar verecekler.

Kaynak: 10Haber

Da Vinci, Mona Lisa’yı nasıl yaptı?

Bilim insanları, ünlü İtalyan mucit, mimar ve ressam Leonardo Da Vinci’nin eşsiz eseri Mona Lisa’nın yapımında kullandığı tekniklere dair yeni bulgular ortaya koydu. Araştırma sonuçları, Amerikan Kimya Derneği dergisinde yayımlandı.

Fransa ve İngiltere’den oluşan bir araştırma ekibi, tablonun sağ üst köşesinden insan saç telinin çapı kadar küçük bir bölümünün kimyasal yapısını X-ışınlarıyla inceledi. Sanatçının temel katman olarak kullandığı yağlı boya tarifinin önceden bilinenden farklı olduğunu keşfettiler. Ekip, tablonun ilk boya katmanında nadir rastlanan bir bileşim olan plumbonakrit kimyasal maddesine rastladı.

Kurşun oksitin bir türü olan plumbonakrit maddesi, yağlı boya ile karıştırıldığında tuvale kalın bir tabaka kazandırıyor. Araştırmanın baş yazarı Victor Gonzalez, ressamın portreyi yaparken boyayı kalınlaştırmak ve kurumasını hızlandırmak için “kurşun oksit tozu” kullanmış olabileceği önerisinin bu bulguyla ilk kez doğrulandığını belirtti.

Gonzalez ayrıca, Da Vinci’nin Mona Lisa üzerinde çalışırken deneysel bir yaklaşım benimsemiş olabileceğini ve ressamın deneme yanılma yoluyla ilerlemeyi sevdiğini vurguladı. Ayrıca, ressamın eserlerinin her birinin teknik açıdan tamamen farklı olduğunu, Mona Lisa’nın zemin katmanının gerçekten özel bir teknik kullandığını görmekle ilginç bulduklarını ekledi. Daha önce, Da Vinci’den sonra yaşamış olan 17. yüzyıl Hollandalı ressam Rembrandt’ın tablolarında da plumbonakrit maddesine rastlanması, teknik bilgilerin yüzyıllar boyunca aktarıldığını gösteriyor.

/

Mona Lisa nasıl çalındı?

Hikâye zengin ve uzun. 1900’lerde Louvre Müzesi eserleri korumak adına cam kaplama yapmaya karar verdi. Karşı çıkan çok oldu, hatta eylemler yapıldı ama müze geri adım atmadı.

Dönem sanatçılarından Louis Beroud 22 Ağustos 1911’de Mona Lisa tablosunun camındaki yansımadan saçını tarayan bir manken resmetmek üzere müzenin yolunu tuttu, ressam böylelikle, eserlerdeki cam kaplamayı protesto etmeyi planlıyordu. Gittiğinde Mona Lisa yerinde yoktu!

21 Ağustos gününe dönersek, müzenin cam kaplama ekibinden biri olan Vicenzo Perrugia o gün çalışmaya değil bir tablo çalmak üzere müzeye geldi. Tutanaklardaki kendi ifadesiyle, bakışları Mona Lisa tablosuna kaydı, bu tuhaf gülümseme onu çekti ve bu tabloya yöneldi. Eseri soğukkanlılıkla çerçeveden söktü, ceketinin içine sokarak müzeden çıktı, dönemin güvenlik sistemlerinin yetersiz olması, görevlilerin büyük ihmaliyle buluşmuş, çalan kişi de bir dönem personel olduğundan bu soygun gerçekleşebilmişti.

Sonrası büyük soruşturma, kaos… Tam Altmış dedektif tabloyu bulmak için görevlendirildi.

Ünlü ressam Pablo Picasso ve yakın arkadaşı şair Guillaume Apollinaire bile tablo için sorgulandı! Sebep şairin eline daha önce Louvre’dan çalınan Mısır heykellerinin geçmesi ve onu Picasso’ya götürmesiydi.

Bir yıl boyunca resim arandı olay Fransa boyutunu aştı, dünyanın merak ettiği bir konu haline geldi. 1911 yılına kadar sanatseverlerin, entelektüellerin bildiği bir resimken şimdi halka mal olmuştu. Bunda ressamın gizemli kişiliğinin de öğrenilmesinin payı vardı. Neden sağa sola ayna yardımıyla okunacak yazılar yazıyordu? Neden kadavralar üzerinde çalışıyordu? Kullandığı semboller neyi işaret ediyordu? Merak giderek arttı.

Bu arada çalan kişi Mona Lisa’yı iki sene kaldığı pansiyonda sakladı. 1913’te İtalya’ya gitti ve Floransalı antika satıcısı Alfredo Geri’ye tablonun kendisinde olduğundan bahseden ve yarım milyon liretlik fiyat biçen bir mektup yazdı. Geri, ödemeyi yapıp tabloyu satın aldı, durumu hemen Uffizi Galerisi müdürüne bildirdi, orijinal olduğu teyit edilen eser için Geri’ye 25 bin liret ödül ve şeref madalyası verildi.

Peruggia yakalandı, bir yıl kadar hapis yattı, çıktığında boyacı dükkanı açtı, 45 yaşında kurşun zehirlenmesinden hayatını kaybetti.

Tablo 1914’te yeniden sergilenmeye başladı ve ziyaretçi akınına uğradı. Müzenin müdürü eseri Peruggia’nın çalmasına gönül koymuş, “Bu kadar gösterişsiz bir adamın çalmış olduğuna inanamıyorum” demişti.

Hayatının sanatı yarattığı ilginç hikayelerden biri.