
İnsan benzeri robotlar artık yalnızca bilimkurgu filmlerinin konusu değil. Robotların yalnızca fabrikalarda iş birliği yapmakla kalmayıp mağazalarda bizi karşılayan, ameliyatlara yardımcı olan ve sevdiklerimize bakım sağlayan bir dünyayı hayal edin. Tesla’nın 2026 yılına kadar binlerce Optimus robotunu piyasaya sürmeyi planladığını düşünürsek, insan benzeri robotların çağı sandığımızdan daha yakın olabilir.
Bu vizyon, daha fazla şirketin çığır açan yeniliklerini sergilemesiyle giderek somutlaşıyor. 2025 Tüketici Elektroniği Fuarı (CES), robotik teknolojinin hem işlevsellikte hem de insana yönelik tasarımda nasıl ilerlediğini gösteren pek çok örneğe ev sahipliği yaptı. Bunlar arasında Richtech Robotics’in 50’den fazla içkiyi karıştırıp müşterilerle etkileşim kurabilen robot barmeni ADAM ve Tombot Inc.’in, demans hastası yaşlılara rahatlık sunmak için tasarlanan kuyruğunu sallayıp sesler çıkaran köpek robotları yer aldı. Bu ve benzeri robotların fuarda büyük ilgi görmesine rağmen, bu tür robotik teknolojilerin geniş çaplı kullanımına hâlâ biraz zaman var.
Bununla birlikte, alanda gerçek bir teknolojik ilerleme kaydediliyor. Artık bu gelişim, giderek daha fazla “insansı” robotları içeriyor. Bu robotlar, jeneratif yapay zekâyı kullanarak daha insan benzeri yetenekler kazanıyor ve karmaşık ortamlarda öğrenme, algılama ve hareket etme becerileri geliştiriyor. Tesla’nın Optimus’undan Realbotix’in Aria’sına kadar, önümüzdeki on yıl, insan benzeri robotların hızla çoğaldığı bir dönem olacak.
Ancak bu umut verici gelişmelere rağmen, bazı uzmanlar tam anlamıyla insan benzeri yeteneklere ulaşmanın hâlâ uzak bir hedef olduğunu savunuyor. Yapay zekâ alanındaki öncülerden biri olarak tanınan Yann LeCun, mevcut teknolojilerin hâlâ “plan yapma, mantık yürütme veya fiziksel dünyayı anlama kapasitesine” sahip olmadığını belirtiyor. LeCun, “Bugün yeterince zeki robotlar yapamıyoruz çünkü onları yeterince akıllı hale getiremiyoruz” diyerek mevcut teknolojik kısıtlamalara dikkat çekiyor.
LeCun haklı olabilir; ancak bu, yakın gelecekte daha fazla insansı robot görmeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Elon Musk, Tesla’nın 2025 yılında birkaç bin Optimus üreteceğini ve 2026’da 50.000 ila 100.000 birim arasında teslimat yapmayı planladığını söyledi. Bugün yalnızca sınırlı görevler üstlenebilen bir avuç robot varken, bu rakam oldukça dramatik bir artışı işaret ediyor. Tabii ki, Musk’ın zaman çizelgelerinde sıkça yanıldığını da unutmamak gerek; örneğin 2016 yılında tam otonom sürüşün iki yıl içinde gerçekleşeceğini söylemişti.
Bu ilerlemeler, robotların gelecekte hayatımızdaki yerini yeniden şekillendireceğinin açık bir göstergesi. İnsan ve robot etkileşiminin sınırlarını zorlayan bu yenilikler, teknolojinin nereye kadar uzanabileceğini bizlere gösterecek.
İnsansı robotların geliştirilmesinde büyük ilerlemeler kaydedildiği açık. Tesla, bu hedefin peşinden giden tek şirket değil. Agility Robotics, Boston Dynamics ve Figure AI gibi şirketler de bu alanda öncü konumda yer alıyor.
Agility Robotics CEO’su Peggy Johnson, geçtiğimiz günlerde Business Insider ile yaptığı röportajda, insansı robotların farklı iş yerlerinde insanlarla birlikte çalışmasının yakında “çok normal” bir durum olacağını belirtti. Figure AI ise geçtiğimiz ay LinkedIn üzerinden yaptığı bir paylaşımda, “F.02 insansı robotlarımızı ticari müşterimize teslim ettik ve şu anda yoğun bir şekilde çalışıyorlar” açıklamasında bulundu. Microsoft ve Nvidia gibi büyük yatırımcılardan güçlü destek alan Figure AI, insansı robot pazarında ciddi bir rekabet yaratacak gibi görünüyor.
İnsan gibi düşünen robotlar
Yine de Yann LeCun’un da belirttiği gibi, robotların tam anlamıyla insan yeteneklerine sahip olabilmesi için daha fazla ilerleme gerekiyor. Bir fabrikada mekanik parçaları hareket ettirmek, dinamik ve karmaşık ortamları yönetmekten çok daha basit bir görev.
Mevcut robot neslinin üç temel sorunu bulunuyor: görsel bilgileri yeterince hızlı işleyip gerçek zamanlı tepkiler verebilmek, insan davranışlarındaki ince ipuçlarını anlamak ve çevrelerindeki beklenmedik değişimlere adapte olabilmek. Çoğu insansı robot, bulut bilişime bağımlı olduğu için, ağ gecikmeleri gibi sorunlar, bir nesneyi basitçe kaldırmak gibi görevleri bile zorlaştırabiliyor.
Bu kısıtlamaların üstesinden gelmeye çalışan girişimlerden biri, “Yapay Zekânın Annesi” olarak tanınan Fei Fei Li’nin kurucusu olduğu World Labs. Wired ile yaptığı bir röportajda Li, “Bilgisayarlar fiziksel dünyayı kameralar aracılığıyla görüyor ve kameraların arkasındaki beyinler bunu anlamlandırmaya çalışıyor. Bu görselliği akıl yürütmeye, üretime ve sonunda etkileşime dönüştürmek için fiziksel yapıyı ve dinamikleri anlamak gerekiyor. Bu teknolojiye uzamsal zekâ deniyor” ifadelerini kullandı.
Jeneratif yapay zekâ, robotların çevrelerini gerçek zamanlı olarak haritalandırmalarına yardımcı olarak uzamsal zekâyı destekliyor. Tıpkı insanların yaptığı gibi, robotların çevredeki nesnelerin hareketlerini tahmin edebilmesini veya değişimleri öngörebilmesini sağlıyor. Bu tür yenilikler, karmaşık ve gerçek dünyadaki senaryolara uyum sağlayabilen, karar verme becerisi yüksek otonom insansı robotların geliştirilmesi için kritik önem taşıyor.
Uzamsal zekâ, çevrenin gerçek zamanlı verilerle zihinsel haritasını oluştururken, başka bir yaklaşım ise robotların tek bir sabit görüntüden gerçek dünyayı anlamasını sağlamak. Örneğin, Generative World Explorer (GenEx) adlı bir teknoloji, yapay zekâ kullanarak tek bir görüntüden ayrıntılı bir sanal dünya oluşturuyor. İnsanların çevrelerini algılayıp çıkarımlar yapma biçimini taklit eden bu sistem, robotların daha az sensör verisiyle yeni ortamları hızla anlamasını ve uyum sağlamasını mümkün kılacak.
Henüz araştırma aşamasında olan bu teknoloji, robotların daha önce hiç deneyimlemedikleri alanlarda dahi hızlı kararlar almasını ve hareket etmesini sağlayacak. Teknolojinin bu yönde ilerlemesi, insansı robotların günlük hayatımızda daha fazla yer almasının önünü açacak gibi görünüyor.
Robotikte “ChatGPT Anı” yaklaşıyor
World Labs ve GenEx, yapay zekânın akıl yürütme yeteneklerini genişletirken, Nvidia’nın Cosmos ve GR00T teknolojileri insansı robotlara gerçek dünya uyumluluğu ve etkileşim becerileri kazandırmaya odaklanıyor. Cosmos, robotların fizik ve mekânsal ilişkileri anlamasına yardımcı olan bir “dünya temelli modeller” ailesi. GR00T (Generalist Robot 00 Technology) ise robotlara insanların hareketlerini gözlemleyerek öğrenme kabiliyeti sağlıyor; tıpkı bir çırağın ustasından öğrenmesi gibi. Bu teknolojiler bir araya geldiğinde, robotlara hem “ne yapacaklarını” hem de “bunu nasıl doğal bir şekilde yapacaklarını” öğretmeyi hedefliyor.
Bu yenilikler, robotik sektöründe insansı robotlara hem bilişsel hem de fiziksel uyum yetenekleri kazandırma çabalarının bir yansıması. GR00T, robotların sağlık sektöründe tıp uzmanlarını gözlemleyip taklit ederek yardım etmesini sağlayabilirken, GenEx, sınırlı görsel verilerle çevreyi çıkarım yaparak felaket bölgelerinde hareket etmelerine olanak tanıyabilir. Investor’s Business Daily’nin haberine göre, Nvidia CEO’su Jensen Huang, “Robotik için ChatGPT anı yaklaşıyor” diyerek bu alandaki büyük potansiyele dikkat çekiyor.
Bir başka önemli oyuncu, fiziksel yapay zeka modelleri üzerinde çalışan Google DeepMind. Şirketin araştırmacılarından Timothy Brooks, bu ay X platformunda yaptığı paylaşımda, fiziksel dünyayı simüle eden büyük ölçekli jeneratif modeller geliştirme planlarını açıkladı.
Bu yeni nesil fiziksel dünya modelleri, robotların daha iyi tahmin yapmasına, planlama geliştirmesine ve deneyimden öğrenmesine olanak sağlayacak. Bu yetenekler, gelecekte insansı robotların hem bilişsel hem de hareket kabiliyetlerini tamamlamak için temel taşları olacak.
Robotlar geliyor
2025 yılının başlarında insansı robotlar hâlâ çoğunlukla prototip aşamasında olacak. Kısa vadede bu robotlar, üretim, lojistik ve felaket müdahalesi gibi otomasyonun hemen değer yarattığı alanlara odaklanacak. Bakım hizmetleri veya perakende etkileşimleri gibi daha geniş uygulamalar, teknolojinin olgunlaşmasıyla ilerleyen yıllarda gündeme gelecek. Bununla birlikte, yapay zeka ve mekanik mühendisliğindeki ilerlemeler, insansı robotların gelişimini hızlandırıyor.
Danışmanlık firması Accenture, robotik donanım, yazılım ve yapay zeka modellerinin birleşimiyle, insan dünyasında makine otonomisi yaratmaya yönelik bir ekosistemin gelişmekte olduğuna dikkat çekti. Firmanın “2025 Teknoloji Vizyonu” raporuna göre: “Önümüzdeki on yılda, robotların insanlarla doğal bir şekilde etkileşim kurduğunu, planlanmamış görevlerde mantık yürüttüğünü ve her türlü ortamda bağımsız hareket ettiğini görmeye başlayacağız.”
Wall Street’in önemli kuruluşlarından Morgan Stanley ise, 2040 yılına kadar ABD’de insansı robot sayısının sekiz milyona, 2050’ye kadar ise 63 milyona ulaşabileceğini öngörüyor. Şirket, teknolojik ilerlemelerin yanı sıra uzun vadeli demografik değişimlerin ve iş gücü sıkıntılarının, bu robotların geliştirilmesini ve benimsenmesini hızlandırabileceğini belirtiyor.
İnsansı robotların hayatımızdaki rolü her geçen gün daha da büyüyor. Bugün, bu robotlar geleceğin bir parçası gibi görünse de, belki de yarın onlarla aynı ortamda çalışacak ve yaşamlarımızda onlardan destek alacağız. Teknolojinin sınırlarını zorlayan bu gelişmeler, insan ve makine arasındaki iş birliğini yeniden tanımlamaya hazırlanıyor.
Teknik engellerin ötesinde, insansı robotların yaygın benimsenmesi için toplumsal önyargıların ve itirazların da aşılması gerekiyor. Bu kaygılar ele alınmadan, toplumdaki şüphecilik, robotların açık faydalar sağladığı sektörlerde bile kabul görmesini engelleyebilir. Başarılı bir şekilde kullanılan insansı robotların, güvenilir olarak algılanması ve toplum için yararlı olduklarına dair bir inanç oluşturması şart. MIT Technology Review, “Böyle bir robot şu an oturma odanıza girse, çok az kişi sıcak ve rahat bir şekilde hissederdi” yorumuyla bu zorluğun altını çiziyor.
Güven sorununu ele almak için araştırmacılar, robotları daha ilişkilendirilebilir kılacak yolları araştırıyor. Örneğin, Japon mühendisler insan deri hücrelerinden yapılmış bir yüz maskesi üretip bunu robotlara takmayı başardı. Geçtiğimiz yaz New York Times’ta yer alan bir araştırmada, bu çalışmanın lideri şu ifadeyi kullandı: “İnsan benzeri yüzler ve ifadeler, insan-robot etkileşimlerinde iletişimi ve empatiyi geliştirerek robotları sağlık hizmetleri, hizmet sektörü ve dostluk rollerinde daha etkili hale getiriyor.” Yani, insan benzeri bir görünüm, güveni artırmanın anahtarı olabilir.
Ancak yalnızca güvenilir görünmek yeterli değil; insansı robotların etik ve sorumlu bir şekilde davranması da kabul görmeleri için kritik önem taşıyor. Örneğin, kameralı insansı robotlar halka açık alanlarda istemeden de olsa konuşmaları veya yüz bilgilerini kaydedebilir, bu da mahremiyet ihlallerine yönelik endişeleri artırabilir. Bu riskleri azaltmak için şeffaf veri uygulamalarını garanti altına alan politikalar hayati bir rol oynayacak.
İnsansı robotların geleceği
Yakın gelecekte, insansı robotlar üretim, lojistik ve felaket müdahalesi gibi otomasyonun hemen değer sağladığı belirli görevlere odaklanacak. Bu uzmanlaşmış roller, robotların yapılandırılmış ortamlardaki mevcut güçlü yönlerini sergileyecek. Ancak sağlık, bakım hizmetleri ve perakende gibi daha geniş uygulamalar, teknolojinin olgunlaşmasıyla ortaya çıkacak.
İnsansı robotların günlük yaşamda daha görünür hale gelmesi, insan etkileşimlerini ve toplumsal normları derinden etkileyebilir ve hatta yeniden şekillendirebilir. Görevleri yerine getirmenin ötesinde, bu makineler toplumsal dokunun bir parçası haline gelerek, insanların teknolojiyle yeni ilişkiler kurmasını gerektirecek. Robotların benimsenmesi, yaşlanan toplumlarda iş gücü eksikliklerini hafifletebilir ve hizmet sektörlerinde verimliliği artırabilir. Ancak bu durum, iş kayıpları, mahremiyet ve insan kimliği gibi konularda da tartışmalara yol açabilir. Bu değişimlere hazırlık, sadece teknolojik ilerlemeyi değil, aynı zamanda düşünceli bir toplumsal adaptasyonu da gerektirecek.
İnsansı robotların zorlukları aşarak verimlilik ve uyum avantajlarından yararlanabilmesi, bu teknolojilerin birer ilerleme aracı olarak hizmet etmesini sağlayabilir. Ancak bu geleceği şekillendirmek sadece politika yapıcıların ve teknoloji liderlerinin sorumluluğunda değil; bu, toplumun tüm kesimlerinin katılımını gerektiren bir konu. Kamu katılımı, insansı robotların topluma fayda sağlamasını ve gerçek insan ihtiyaçlarını karşılamasını sağlamak için kritik bir rol oynayacak.
Kaynak: venturebeat.com