
15. yüzyılın kaotik savaş ortamında, Fransa’nın kaderini değiştiren isim, sıradan bir köylü kızı olan Jeanne d’Arc’tı. Hiçbir askeri eğitimi olmamasına rağmen Fransız ordusunun başına geçerek İngilizlere karşı zaferler kazandı. Kendi halkı tarafından bir kahraman olarak görülse de, İngilizler tarafından tehlikeli bir isyancı olarak damgalandı ve 19 yaşında diri diri yakılarak idam edildi. Ölümünden yüzyıllar sonra suçsuzluğu anlaşıldı ve Fransa’nın koruyucu azizesi ilan edildi.
Jeanne d’Arc kimdir?
Jeanne d’Arc, 1412 yılında Fransa’nın doğusundaki Domrémy köyünde doğdu. Çiftçi bir ailenin kızı olarak büyüdü ve küçük yaşlardan itibaren dindar bir yaşam sürdü. 13 yaşına geldiğinde, Aziz Michael, Aziz Catherine ve Aziz Margaret’in kendisiyle konuştuğunu iddia etti. Onların yönlendirmesiyle, Fransa Kralı VII. Charles’a yardım etmesi gerektiğine ve İngilizlere karşı ülkesini savunması için kutsal bir görevle çağrıldığına inandı.
O dönemde Fransa, Yüz Yıl Savaşları’nın tam ortasındaydı. İngilizler, kuzey Fransa’yı işgal etmiş, Paris’i ve birçok önemli şehri ele geçirmişti. 1415’te İngiliz Kralı V. Henry, Agincourt Savaşı’nı kazanarak büyük bir üstünlük elde etti. 1420’de yapılan Troyes Antlaşması ile Fransız tahtı, İngiliz Kralı’na geçecek şekilde düzenlendi. Fransa’nın meşru kralı VII. Charles ise tahtını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyaydı.
Jeanne d’Arc, 16 yaşına geldiğinde Orléans şehrinin İngilizler tarafından kuşatıldığını öğrendi. VII. Charles’a ulaşmak için yola çıktı. Yol boyunca erkek kıyafetleri giyerek hareket etti, çünkü o dönemde bir kadının askerlerle birlikte seyahat etmesi ve savaş meydanına çıkması kabul edilemezdi. Chinon’daki saraya vardığında, kralın danışmanları onun gerçekten Tanrı tarafından gönderilip gönderilmediğini anlamak için onu din adamları tarafından sorguya çektirdi. Jeanne bu testlerden başarıyla geçti ve VII. Charles’ı İngilizleri yenebileceğine ikna etti.
Jeanne d’Arc, 1429 yılında Fransız ordusunun başına geçti ve Orléans Kuşatması’nda kritik bir rol oynadı. Onun liderliğindeki Fransız birlikleri, İngilizlere karşı zafer kazandı ve bu zafer, Fransız ordusunun moralini yükseltti. Ardından Jargeau, Meung-sur-Loire ve Beaugency gibi şehirleri İngilizlerden geri aldı.
16 Temmuz 1429’da Fransız ordusu, İngilizlerin elinde bulunan Reims’e doğru ilerledi. 17 Temmuz’da VII. Charles, Reims Katedrali’nde taç giydi ve resmen Fransa Kralı ilan edildi. Bu, Jeanne d’Arc’ın en büyük başarısıydı. Ancak İngilizler ve onların müttefikleri olan Burgonya Dükalığı, Jeanne’yi bir tehdit olarak görmeye devam etti.
23 Mayıs 1430’da Jeanne d’Arc, Burgonya ordusu tarafından yakalandı ve İngilizlere teslim edildi. Rouen’de bir kilise mahkemesinde yargılandı. Mahkemeye bakan İngiliz yanlısı piskopos Pierre Cauchon, Jeanne’i sapkınlık, büyücülük ve erkek kıyafetleri giymekle suçladı.
Mahkeme süreci taraflıydı ve Jeanne’in kendisini savunmasına izin verilmedi. Kilise yetkilileri, onun Tanrı’dan mesaj aldığı iddialarını reddetti ve onu kafir ilan etti. 30 Mayıs 1431’de Rouen’de, Vieux-Marché Meydanı’nda kalabalık bir seyirci önünde diri diri yakıldı. Yakıldığında henüz 19 yaşındaydı.
Ölümünden sonra gelen adalet
Jeanne d’Arc’ın idamı büyük bir yankı uyandırdı. Fransa halkı onu bir kahraman olarak görmeye devam etti ve ölümünden 25 yıl sonra, Papa IV. Callixtus tarafından yeniden yargılanarak suçsuz bulundu. 1909 yılında itibarı iade edildi ve 1920’de Papa XV. Benedict tarafından Katolik Kilisesi tarafından azize ilan edildi.
Jeanne d’Arc’ın hikayesi, yüzyıllar boyunca pek çok sanat eserine, tiyatro oyununa ve filme konu oldu. Shakespeare’in “Henry VI” oyununda adı geçerken, 19. ve 20. yüzyılda George Bernard Shaw ve Jean Anouilh gibi yazarlar onun hakkında eserler kaleme aldı. 1928 yılında Carl Theodor Dreyer tarafından çekilen The Passion of Joan of Arc filmi, Jeanne d’Arc’ın mahkemesini ve idamını etkileyici bir şekilde beyaz perdeye taşıdı.
Günümüzde Jeanne d’Arc, Fransa’nın ulusal kahramanlarından biri olarak anılmaktadır. Onun doğduğu köy olan Domrémy, bir müze haline getirilmiş, Paris’teki Saint-Augustin Kilisesi’nde ise ona adanmış bir heykel bulunmaktadır. Fransa’da her yıl 8 Mayıs’ta Jeanne d’Arc Günü kutlanmaktadır.
Jeanne d’Arc, sadece bir asker değil, aynı zamanda inancıyla bir ulusu birleştiren bir semboldü. Kısa ama etkileyici yaşamı, tarih boyunca özgürlük, cesaret ve inanç kavramlarının en güçlü örneklerinden biri olmaya devam etti. Ölümünün üzerinden yüzyıllar geçmesine rağmen, onun hikayesi hala ilham vermeye devam ediyor.