/

Hepimiz biraz FoMO’yuz…

İngilizcede “Fear of Missing Out” teriminin baş harflerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulan FoMO “başka insanların ödüllendirici, hoşa giden deneyimler yaşadığı ve kendisinin bunları kaçırdığı”na dair bir kaygı halini tanımlamakta kullanılıyor. Bu kaygı, sürekli başkalarının neler yaptığının izlenmesine yol açıyor. 

PROF. DR. EMİNE ZİNNUR KILIÇ
Çocuk/Ergen ve Erişkin Psikiyatrisi Uzmanı

Herkes eğleniyorken biz evde mi oturuyoruz? O kafelerde, seyahatlerde yokuz, filmleri kaçırmışız… Zamanı tutamıyoruz bir türlü ve bu bizi mutsuz kılıyor. Özellikle sosyal medya bunu kaşımak için inanılmaz bir araç. Bunu artık bir hastalık düzeyinde yaşayanlar ne hissediyor? 

FoMO’da kişi zamanını geçirme konusunda yanlış seçimler yaptığını, başkalarının deneyimlerinin kendisininkinden daha kıymetli, daha eğlenceli olduğunu düşünür. Akan dünyanın dışında kaldığı hissine kapılır.  Bu korkular benlik saygısında azalmaya yol açabilir. Vaktini neyi kaçırdığını izlemekle geçiren, bazı şeyleri kaçırdığı için pişman olmaktan korkan bireyler de bu kavramla tanımlanır. 

Sosyal medya bunu nasıl tetikliyor?
Sosyal medyada sürekli başkalarını izleyen kişi, depresif ya da kaygılı hale gelir. Geldikçe de daha fazla sosyal medyaya gömülür. Bu döngü depresyonun ve kaygının artması ile sonuçlanır. Bu kaygıyı yaşayanlar kendilerini bir şeylerden eksik kalıyor gibi hisseder,  yaşantılarından zevk alamaz hale gelirler. Mutsuzluk hissi ortaya çıkar. Kendi yaşamları, ilişkileri yeterince ilginç ve eğlenceli değil diye düşündüklerinden sürekli yeni deneyimlerin arayışı içine girebilirler. Kendilerini başkaları ile kıyaslayarak yaşamlarının daha değersiz olduğu hissine kapılabilirler. 

Sosyal medya, övünmeyi sevenler için sürekli kendilerini parlattıkları bir alan yarattı. Bu kişiler kendilerini övmek için cilalanmış yaşantılar paylaştıkça rekabeti körükleyen ve eksiklik duygusuna neden olan bir ortam oluştu. FoMO taşıyan bireyler; ne kaçırdıklarını bilmese bile sürekli bir şeyleri kaçıracakları korkusu ile yaşamakta ve sosyal medya sitelerini sürekli olarak takip etmekteler. 

Bu çok yorucu ve zaman öldürücü bir durum…

FoMO bizi meşgul etmek dışında nasıl etkiliyor?
Sosyal medyada konuşulan bir filmi seyretmemiş olmak dahi korkulara neden olabilir; sözü geçen film kişinin hoşlandığı bir tür olmasa bile bu filmi seyretmemiş olmaktan dolayı kendini yetersiz hissedebilir. Bu korku; filmi kaçırma korkusu değil filmi seyredenler grubunun dışında kalma korkusudur.  Normalde bu birey konuşulan filme hiçbir ilgi duymayacakken sırf sosyal baskı nedeniyle bahsedilen filmi görmek gereksinimi duyabilir. Gelinen durum bireylerin kendi istekleri ve zevklerine uygun bir gelişim yaşamalarına da engel teşkil edebilir. Bence FoMO’nun verebileceği en ciddi zarar da budur. 

Kimler bu konuda daha çok risk taşıyor? 
Ergenler ve gençler daha takıntılı.Yapılan çalışmalar ergenlerin erişkinlere kıyasla sosyal acıyı daha şiddetli yaşadığını gösteriyor. FoMO ile yaşanan sosyal acı yaş ilerledikçe azalıyor. Bunun nedeni acıyı yatıştıran bilişsel mekanizmaların gelişimini tamamlamasının yirmili yaşları bulması. 

Araştırmalar on gençten dördünün bazen veya sıklıkla FoMO yaşadığını söylüyor.  

Erkekler kızlara göre daha yüksek oranda endişe taşıyor.

Dışadönük kişilerde FoMO daha sık görülüyor. Sosyal medyayı yoğun kullanan bu kişiler dışarda kalma deneyiminden daha çok korkuyor. Bağlanma stili de sosyal medya kullanımını etkiliyor. Özellikle kaygılı bağlanma stili gösteren bireyler diğerlerinden daha fazla güvensiz hisseder ve başkalarından onaylanma bekler. Bu grup sosyal medyadan olumsuz etkilenmeye daha açıktır…

Bu çemberin dışında kalmak mümkün mü? 
Sosyal medyada paylaşılan durumların her zaman başkalarının gerçek yaşantısını yansıtmadığı akılda tutulmalıdır. 

İnsan hayatı sevinç ve başarılar kadar başarısızlıklar, üzüntüler ve yenilgiler de barındırır. Sosyal medyada genellikle pozitif durumlar paylaşıldığı için tablonun tamamını görmek mümkün değildir, bu yanıltıcılığın farkında olmak gerekir. 

Bireyler kendilerinden ve yaşantılarından memnun ve doyumlu hissettiklerinde bu tür korkulara kapılmazlar. 

FoMO’dan nasıl uzak dururum? 

  • 1. Sosyal medyanın adı üstünde sanal alem olduğunu aklınızda tutun. 
  • 2. Yaşamınızdaki olumsuzluklara değil güzelliklere odaklanmayı deneyin. Şükran duygusu geliştirin.  Yaşamınızın her anı kıymetlidir, sosyal medyada paylaşmak için yaşamak, gerçek duyguları kaçırmaktır. 
  • 3. Sosyal medyada yeni bağlantılar kurmaktansa gerçek arkadaşlarınızı arayın. Gerçek zamanlı ilişkiler ruh sağlığını sanal ilişkilerden daha pozitif etkiler.  
  • 4. Eğer yaşamınızdan memnun değilseniz, mutsuz ve depresif hissediyorsanız, bu nedenle sosyal medyada daha fazla vakit geçirme eğilimdeyseniz bu sizi bir kısır döngüye itebilir. 

FoMO psikolojisinde sosyal medyada vakit geçirmek sizi daha depresif duruma getirecektir.  Bu tür bir halet-i ruhiyeye girdiğinizi hissediyorsanız psikiyatriste başvurmakta gecikmemelisiniz. 


FoMO hep vardı 

Grup dışında kalmaya dair korkularımız her zaman vardır. İnsanın yeryüzünde varkalımı, evrimsel süreç içinde gruplar içinde yaşama becerisi çerçevesinde şekillenir; çünkü insan yavrusu diğer bireyler tarafından bakım ve korumaya uzun süreli olarak muhtaçtır. Bu yüzden kendini grup üyesi olarak hissetmemek insanlarda çok derinden gelen korkuları ayaklandırır. 


Yorumunuz

Your email address will not be published.