Max Brod

/

Franz Kafka nasıl ihanete uğradı?

Franz Kafka yaşamı boyunca çalışmalarının tahminen yüzde 90’ını yaktı. 1924’te 41 yaşında öldükten sonra Prag’daki masasında arkadaşı Max Brod’a hitaben bir mektup bulundu. Aslında Kafka mektubunda en yakın arkadaşından son dileğini yerine getirmesini istemişti. Fakat “dostum” dediği kişi bu isteği yerine getirmedi.

Franz Kafka 1924’te 41 yaşında öldükten sonra Prag’daki masasında arkadaşı Max Brod’a hitaben bir mektup bulundu. Mektupta şu ifadeler yer alıyordu:

“Sevgili Max,

Son arzum: Benden geriye kalan her şey… Defterler, el yazıları, mektuplar, bana ait olanlar ve başkalarından gelenler, taslaklarım olduğu kadar -sende veya başkalarında kalan ve senin benim için onlardan geri alacağın- yazı ve notlarım da okunmaksızın son sayfasına kadar yakılmalı. Sana teslim edilmeyen mektuplarsa en azından onlara sahip olanlar tarafından dürüstçe yakılmalı.

Sevgilerimle, Franz Kafka”

Bunun yanında ikinci bir mektup daha bulundu. Max Brod’a göre Kafka bu notu ilkinden önce yazmıştı.

“Sevgili Max,

Bir ay kadar süren, zatürre olması muhtemel akciğer ateşinden sonra muhtemelen bu sefer iyileşemeyeceğim. Ve iyileşemeyeceğimiz yazmak bile –yazmakta net bir güç olmasına rağmen– onu engelleyemez. Dolayısıyla bahsettiğim olasılığa göre yazdığım her şeyle ilgili son arzum: Bütün yazılarım içerisinde kalabilecek olanlar Yargı, The Stoker, Dönüşüm, Ceza Kolonisi, Köy Hekimi ve kısa öykülerden oluşan Açlık Sanatçısı… Ancak bunların haricinde bana ait olan her şey… bütün bu şeyler istisnasız yakılmalı, ve sana yalvarırım mümkün olan en kısa sürede yap bunu.

Franz.”

Franz Kafka’nın ölümünden sadece 2 ay sonra Max Brod, en yakın arkadaşının isteğini dikkate almayıp yayınlanmamış romanlarının basımının hazırlanmasına yönelik bir anlaşma imzaladı. Aslında Max bu hamleyi yaparken aklında olan düşünce Kafka’nın kendi yazılarının değerini anlamamış olabileceğiydi.

Kafka’nın ölümünden hemen sonra Brod, “yaşayan sanat” olarak adlandırdığı arkadaşını yeniden diriltmek için yazmaya koyulur. Bir sonraki romanında, “Her şeyin ötesinde,” diye belirtir, “başka bir yolla da olsa onu, kendim için yaşama döndürmek istedim. Bu kitapta yaşadığım, bu kitapla ilgili çalışma yaptığım sürece o ölmedi, içimde, benimle birlikte yaşadı.”

Kaynak: New York Times, Lithub