Pazırık halısı

Bayat kilimi

Pazırık’tan bugüne: Anadolu’da halı ve kilim kültürü

İnsanları soğuktan, tozdan ve zararlı böceklerden uzak tutmak için başlayan yolculukları kültürel bir simge halini aldı. Göçebe kültürde zeminle ilişkimizi kesmek, mekanı özelleştirmek ve süslemek amaçlı kullanılan halı ve kilimler bugün Anadolu ve Türk kimliğinin simgelerinden biri olmuş durumda.

DORUK ÇAKIR

Evlerin çok katlı olmadığı, ısıtma ve yalıtım sistemlerinin gelişmediği günlerde halı ve kilimler, önemli bir ihtiyacı karşılıyordu. Kilimler yaşam alanlarını temiz tutup ısıyı muhafaza etmenin yollarından biriydi. Göçebe toplumlarda sağlam, hafif ve taşınabilir olmasıyla öne çıkan kilimler, farklı toplumların, coğrafi bölgelerin ve gereksinimlerin çerçevesinde şekillenip, kültürel bir zenginlik olarak günümüzde de varlığını sürdürdü. İlk halı ise Eski Türklerle tarihlendi ve ilk halı buluntusuna Pazırık’ta bir kurganda rastlandı.

Dünyanın en eski halısı Pazırık halısı

Pazırık halısı

Pazırık halısı, tarihteki en eski halı olarak bilinir ve Hunlara aittir. MÖ 3.yüzyılda, Altay bölgesindeki bir kurganda rastlanan bu halı, Rus arkeolog Sergei Ivanovich Rudenko tarafından 1949’da gün yüzüne çıkarıldı. Yün kullanılan ve çift simetrik düğüm yöntemiyle dokunan Pazırık Halısı, Orta Asya Türklerinin halen kullandığı motif ve renklerle de uyum göstermektedir.

Kilimlerde Anadolu motifleri

Motif ve desenlerle Anadolu kilimleri

Kilimlerde kullanılan motif ve desenler, eski çağlardaki farklı coğrafyaların inanış ve sembollerinden kökenini alıp, Anadolu’da yaşamış uygarlıkların değerleri ile harmanlanmıştır. En sık kullanılan figürler; ana tanrıçaları, dişiliği, mutluluk ve neşeyi sembolize eden “eli belinde”, bereket, güç ve kahramanlığı simgeleyen “koç boynuzu”, Şamanizm’in yansıması olan, doğum ve ölümü anlatan “insan” ve “hayat döngüsünü tasvir eden “hayat ağacı”dır.

Bireylerin duygu ve beklentileri de kilim motiflerinde kendine yer bulmuştur. “Küpe” ve “saç bağı” motifleri evlilik isteği ve cinselliğin bir sembolü kabul edilirken, “su yolu” motifi yenilenmeyi, arınmayı, bilgelik ve saflığı ifade için kullanılmıştır.

Evleri akrepten koruyacağına inanılan motif bu isimle (akrep) anılmış, nazara karşı önlem olarak da “göz” motiflerinden yararlanılmıştır.

Saray kilimleri

Saray kilimleri

Osmanlı Saraylarında kullanılan kilimler, desen bakımından Anadolu motiflerinden farklılık gösterir. Lale ve karanfil gibi motiflerin ön plana çıktığı saray halı ve kilimleri, daha büyük boyutlara sahiptir. Sarayın nakkaşhanesinde tasarlanan desenler çinilere, halı-kilimlere ve kumaşlara uygulanmıştır.

Dokuma teknikleri

Dokumada dikey (çözgü, eriş, arış) ve yatay (atkı, argaç, geçki) iplikler bulunur. Bu ipliklerin örgü/düğüm yöntemlerine göre “bezayağı”, “atkı yüzlü”, “çözgü yüzlü” ve “ilikli kilim” adlı çeşitleri mevcuttur.

120 yıl dayanıklı ve patentli Bayat kilimi

Afyonkarahisar’ın Bayat ilçesinde dokunan ve ilçenin adını taşıyan bu kilimler, Türkiye’nin ilk patentli kilimi özelliğine sahip. Tamamı koyun yününden imal edilen, kök boyalar kullanılan, renklerinin kalıcılığını 120 yıla kadar koruduğu, kapalı alanlarda hava temizliğine de katkısı olan Bayat Kilimleri, aynı zamanda coğrafi işarete de sahip. Bayat Kilimi ayrıca UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listesine girmeye de aday.

Hasan Uludağ

Hasan Uludağ: El dokumacılığı eski önemini yitirmek üzere

46 yıldır kilimcilik mesleğinin içinde olan Hasan Uludağ, bu sektörün ekonomik krizlerden ilk etkilenen alanlardan biri olduğunu söylüyor. Kilimcilikte kalifiye eleman bulmanın zorluklarından bahseden Uludağ, “Halı ve kilimlerimizin tamir ve bakımlarını yaptırmak için kalifiye personel bulmakta güçlük çekiyoruz. Çünkü bu alanda dikkat ve el becerisi çok kıymetli. Geçmişte her evde dokuma tezgahları bulunmakta iken günümüzde ne yazık ki el sanatları dokumacılığı eski önemini yitirmek üzere” değerlendirmesinde bulunuyor.

Uludağ, Anadolu kilimciliği ile ilgili şu görüşleri paylaştı:

“Tüm ürünlerin her birinin ayrı ayrı kültürü, sanatı yansıtıyor oluşu el emeği göz nuru olan ürünlerimin her bir ilmeğinde bir hikaye, bir iç döküş, bir dilek, belki bir ağıt gibi mesajları taşıyor oluşu beni en etkileyen yönlerinden biri. Aynı zamanda bir mühendislik, matematik, estetik bakış açısı gerektiren bir alan. Renkler, motifler, motiflerin boyutları, motiflerin aralıkları ciddi bir analiz gerektiriyor. Bunların yanı sıra her şehir ya da köydeki dokumalar o yörenin karakterini yansıtıyor. Her birinde bambaşka yaşanmışlık izlerine ve karakterlere şahit oluyoruz. Tüm bu sebeplerden yola çıkıldığında aslında günümüzdeki birçok materyalden, icattan farklı bir perspektif gerektirir.”

İnstagram’da @uludagcarpet hesabını takip ederek daha detaylı bilgi alabilirsiniz.