Eski Yunanca’daki men (ay) ve pausis (sonlanma) sözcüklerinden köken almış olan menopoz, son âdet kanamasını tanımlar. Bu terim ilk kez 1821’de Fransa’da tıp literatürüne girmiştir. Öncesi ve sonrası ile geniş bir zaman dilimini kapsayan menopoz, modern tıbbın birikimi ve olanaklarıyla hayat kalitesini artıran ve yönetilebilir bir süreçtir.
DR. BÜLENT FAKA
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Kadınlarda ortalama 45 yaşından itibaren yumurtalık fonksiyonları geriler, kadınlık hormonları olarak bilinen östrojen ve progesteron miktarı azalır ve süreç âdet kanamalarının azalarak kesilmesiyle tamamlanır. Doğal menopoz, başka belirgin fizyolojik veya patolojik bir neden olmaksızın ve klinik müdahale yapılmadan 12 ay boyunca âdet görülmemesi durumudur. Menopoz, genellikle ani olarak ortaya çıkmaz, en sık bilinen belirtiler olan kanama düzensizliği ve azlığı, sıcak basması, gece terlemeleri, kilo alımıdır. Belirtilerin ilk gözlemlendiği andan son âdet kanamasının üzerinden geçen bir yıllık dönem ‘Perimenopoz’ olarak isimlendirilir. Bu doğal seyir dışında her iki yumurtalığın çıkarılmasını içeren cerrahi işlemler veya yumurtalık fonksiyonunun durmasına neden olan tıbbi müdahaleler (örneğin radyoterapi veya kemoterapi) menopoz sürecini başlatır. 40 yaş öncesi menopoz (Erken menopoz) sürecinden ise çoğunlukla genetik ve otoimmun faktörler sorumludur.
MENOPOZUN BİRÇOK BELİRTİSİ VARDIR
Bu süreçte fiziksel, duygusal ve zihinsel değişimler ortaya çıkar. Belirtiler, bazı kadınlarda çok hafif seyreder ya da hiç görülmezken bazılarında günlük aktive ve yaşam kalitesini etkileyecek kadar şiddetli olabilir.
Fiziksel Belirtiler
- Genellikle ciltte kızarma, terleme, çarpıntı ve birkaç dakika sürebilen, yüz, boyun ve göğüste aniden oluşan bir sıcaklık hissi olarak ifade edebileceğimiz sıcak basmaları ve gece terlemeleri
- Adet döngüsünün düzenliliği ve akışında meydana gelen
değişikliklerin adetin kesilmesiyle sonuçlanması
- Vajinal kuruluk,
cinsel ilişki sırasında ağrı ve idrar sıklığında artış
Uyku bozuklukları
Saç dökülmesi veya incelmesi Kilo alımı, bel çevresinde kalınlaşma Duygusal Belirtiler: Duygu durum bozuklukları, depresyon, anksiyete ve kaygı bozuklukları, cinsel isteksizlik olarak karşımıza çıkabilir. Zihinsel Belirtiler: Konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık, anlama ve öğrenme güçlüğü ile kendini gösterirken, bazı durumlarda beyin sisi olarak tanımlanan daha ileri nörobilişsel sorunlar oluşabilir. Bu belirtiler, bazı kadınlarda âdet kanaması bittikten sonra bile yıllarca, hatta on yıllarca, yani ‘Postmenopoz’ adı verilen döneme kadar devam eder. Uzun vadede menopozdan sonra östrojen seviyelerinde önemli düşüşle birlikte kadınlarda kardiyovasküler hastalık riskinde artış da söz konusudur. Ayrıca bu süreç, pelvik destek yapılarının zayıflamasına ve pelvik organ sarkması ve idrar kaçırma riskinin sorunlarına neden olabilir. Menopozda kemik yoğunluğunun kaybına bağlı olarak ortaya çıkan osteoporoz (kemik erimesi) kemik kırıklarında belirgin bir artışa yol açar. Bu süreç takip ve çeşitli desteklerle yönetilirse riskler minimum seviyeye indirilebilir.
MENOPOZUN TEDAVİSİ VAR MI?
Bu her kadının yaşayacağı doğal bir süreçtir. Günümüz tıbbının olanaklarıyla bu süreci tersine çevirmek mümkün değildir ancak belirtilerin hafifletilmesi, kimi işlevsel sorunların çözümlenmesi ve çok daha konforlu bir menopoz süreci yaşanması mümkündür. Hormonal tedavi olarak bilinen Hormon Replasman Tedavisi en sık uygulanan ve en etkili tedavidir.
HORMON REPLASMAN TEDAVİSİ NEDİR, NASIL ÇALIŞIR?
Hormon replasman tedavisi (HRT) menopoz dönemindeki bir kadının hormon seviyelerini dengelemek ve artırmak için düzenli olarak alınan östrojen ve/ veya progesteron hormonlarını ifade eder. Bazı durumlarda testosteron hormonu da tedavi sürecine eklenebilir. Haplardan bantlara, kremlere ve vajinal halkalara kadar birçok seçenek vardır ve tüm seçenekleri bilmek iyidir. Uterus (rahim)’u mevcut olan kadınlarda rahim zarından kaynaklanabilecek olumsuz hücresel değişimleri önlemek için östrojen, progesteron hormonu ile birlikte kullanılır. Histerektomi (rahim alınması) durumundaki kadınlarda ise bu riski ortadan kalktığı için östrojen tek başına uygulanır.
HRT seçenekleri
Geçmiş yıllarda HRT’de sentetik östrojen ve progesteron preparatları ağız yoluyla kullanılırken günümüzde biyoeşdeğer hormon olarak tanımlanan doğala yakın hormon ürünlerinin transdermal (cilde yapıştırılan bantlar, sürülen jeller ile) ve vaginal (krem, tabletler ile) uygulama tercih edilmektedir. Temel fark ağız yoluyla alınan hormonlarının karaciğerde metabolize olması nedeniyle kan pıhtılaşma, diyabet ve hipertansiyon riskinde artışa yol açmasıdır. Transdermal ve vaginal uygulamalarda böyle bir süreç olmadığı için risk artışı söz konusu değildir.
HRT TEDAVİSİ YAŞAM KALİTENİZİ NASIL ARTIRIR?
Erken dönemde ateş basması, gece terlemeleri, uykusuzluk, ruh hali değişimleri, vajinal kuruluk vb. yaşam kalitesini olumsuz etkileyen belirtilerin etkili bir şekilde gerilemesine yardımcı olur. Uzun vadede ise osteoporoz olarak isimlendirilen kemik erime sürecine bağlı kemik kırık riskini azaltır.60 yaşından önce başlanması halinde sadece östrojen kullanan kadınların kalp ve damar hastalıkları riskinin azaldığı gözlenmiştir. Ayrıca net olmamakla birlikte demans ve kolon kanseri riskini azalttığını gösteren bazı çalışmalar vardır.
HRT ÖNCESİ ŞU KONTROLLER YAPILIR
Jinekolojik muayene (hormon tedavisine başlamadan önce var olabilecek polip, myom, rahim ağzı ya da rahim kanseri ve endometrium (rahim içi zarı) kalınlığı gibi bulguların ortaya konması açısından) Mamografi ve meme ultrasonografisi (hormon tedavisi öncesindeki durumu saptamak için)
- PAP smear test
- Kemik yoğunluğu ölçümü
HTR DIŞI TEDAVİ YÖNTEMLERİ Hormon replasman tedavisi tıbbi risk taşıyan veya hormon kullanmayı tercih etmeyen kadınlarda Paroksetin, Fezolinetant özellikle sıcak basmaları için FDA tarafından onaylanmış hormonal olmayan seçeneklerdir. Black Cohosh (Karayılan otu), Primrose (Çuha çiçeği), ada çayı, keten tohumu ekstreleri ateş basması, terleme yakınmalarını kısmen azaltabilir. Vaginal kayganlaştırıcı ve nemlendiriciler vajinal kuruluğu büyük ölçüde azaltarak ve cinsel duyarlılığı artırabilir. Önemli not: Bitkisel ürünleri, besin takviyelerini lütfen doktorunuza danışarak kullanınız.
HTR’de doğru bilinen yanlışlar Yanlış:
Meme kanseri riskini artırır. Doğru: Östrojenin tek başına kullanıldığı tedavi protokolünde risk artışı olmadığı gibi meme kanseri sıklığı ve ölüm oranı daha düşüktür. Östrojenin progesteron ile birlikte 5 yıldan daha uzun kullanılması durumunda hafif bir risk artışı söz konusudur. Yanlış: Kan pıhtılaşma riskini artırır. Doğru: Eski nesil sentetik hormon kullanımı bu riski artırırken yeni nesil biyoeşdeğer HRT böyle bir artışa yol açmazlar. Yanlış: Kalp ve damar hastalıkları riskini arttırır. Doğru: 60 yaşından önce başlanması ve biyoeşdeğer hormon kullanımı halinde böyle bir artış söz konusu değildir. Yanlış: Kilo artışına yol açar. Doğru: Aksine menopoz sürecini doğal akışına bırakan, diyetine özen göstermeyen, egzersiz yapmayan kadınlar daha çok kilo alırlar.
MENOPOZ ETKİLERİNİ AZALTMA REHBERİ
Hormon replasman tedavisine ilave olarak ya da bir tedavi olmaksızın alacağınız önlemler süreci daha sağlıklı yaşamanıza yardımcı olur. Bunların başında sigara içmemek, dengeli beslenme ve düzenli egzersiz geliyor. Bunlar her zaman değerliydi ama menopozda önemleri artıyor. Kemiklerimize de gözümüz gibi bakalım: Kalsiyum, magnezyum ve D vitamini kemik sağlığı açısından büyük önem taşır. Süt ve süt ürünleri tüketimi, yeşil yapraklı sebzeler kemik yoğunluğunu desteklerler. Şeker ve şekere dönüşenlerden uzaklaşalım: Tatlıyı minimuma indirelim, kan şekerini hızla yükselten glutenli tahıllar yerine vitamin ve minerallerce zengin kinoa, karabuğday gibi glutensiz tahıllara yönelelim. Omega 3 ve kaliteli protein şart: Ceviz badem, fındık gibi kuruyemişler ve yağlı balıklar yüksek Omega 3 içerikleriyle kalp ve damar hastalıkları riskini azaltır. Yumurta, kuru baklagiller yüksek protein içerikleriyle kas kaybını önler ve tokluk hissi sağlarlar. Ayrıca: Yağ, tuz, kafein, alkol tüketimini azaltmak, sıvı tüketimini artırmak genel vücut sağlığı açısından da çok değerlidir. Yoga, pilates ve solunum egzersizleri gerek esneklik gerek zihinsel rahatlama sağlarken kas volumünü artırmaya yönelik ağırlık egzersizleri kemiklere binen yükü azaltılarak güçlü bir iskelet sistemine sahip olmamızı sağlar. Haftada en az 3 kez 45 dakikalık tempolu yürüyüş osteoporozdan aynı zamanda metabolizmayı hızlandırarak kilo artışını engeller. Menopoz bir kadının bilgi birikimi ve deneyiminin doruğa ulaştığı bir dönem olmasına karşın çoğu kez aile ve sosyal ortamlarda konuşulup tartışılmayan bir tabudur. Kadınların menopoz sürecindeki cinsel konforu da birçok toplumda göz ardı edilir. Hem çalışma hayatında hem de sosyal ilişkilerde performans kaybına yol açan bu doğal süreci tecrübeli bir uzman hekim desteğiyle, mutlulukla ve hayat dolu geçirebilirsiniz
Bülent Faka kimdir?
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden 1987 senesinde mezun oldu. Uzmanlık eğitimini 1992’de Zeynep Kâmil Hastanesi’nde tamamladı. 20 yılı aşkın süredir kendi kliniğinde Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olarak hasta kabul etmektedir. Menopoz tanı ve yönetimi Faka’nın özel çalışma alanları arasındadır. @menopozdayasam