10 dj

/

En ilginç 10 DJ’imiz

Plaktan kasete, CD’den MP3’e… DJ’liğe başladığımdan bu yana o kadar çok format ve ekipman değişti ki, bunların bazıları şimdiki kuşaklar tarafından ya hiç tanınmadı ya da çoktan unutuldu. Bir meslektaşları olarak belleğimde iz bırakan 10 DJ’i Vega için yazdım.

MURAT BEŞER

Yayın Yönetmenim Aslı Delikara “bize bu sayıda biraz DJ’lerden bahsetsene” deyince kafam karıştı, neticede son 30-40 yıllık gece ve eğlence hayatımızın içinde birbirine benzemeyen tarzda ve karakterde sayısız DJ geçmişti ve bunları sadece bir listede toparlamak neredeyse olanaksızdı. Bunun üzerine listeyi bana en ilginç görünen isimler arasında yapmayı tercih ettim ve bu sayfalarda gönlüme göre size 10 yerli DJ’i (tartışma yaratmamak adına alfabetik olarak) takdim etmeyi vazife edindim. Unuttuklarım ve listenin sınırlı oluşu münasebetiyle yer veremediklerimin engin hoşgörüsüne sığınıyorum.

BEEGEE (BİROL GİRAY)

Tarkan - Discolog - BeeGee (Birol Giray) - YAKUZA - Dafrogg
Tarkan – Discolog – BeeGee (Birol Giray) – YAKUZA – Dafrogg

Aynı mahallenin çocukları değiliz. Zira benim bin ışık yılı uzak olduğum elektronik müzik sahnesinin yıldızı O. Uzaktan izlediğim bir dünyanın en çok sahne alan, kulağıma övgüleri mütemadiyen her bahsi geçtiğinde gelen en başarılı isimlerinden biri BeeGee. Sayısız Avrupa turnesinde ve sahnesinde çalan BeeGee, 30 yılı aşan bir kariyere sahip. Ayrıca Staras ve Power FM’in de kurucularından. Bununla da yetinmeyerek kurduğu FG sonrasında, Daft Punk, The Prodigy gibi kendi alanında usta isimleri de yerli dinleyicilere ulaştırmıştı.

Sagopa Kajmer, Ferman ‘Manga’ Akgül, Ayşe Hatun Önal gibi müzik piyasasında isim yapmış saygın kişilerle yaptığı kaliteli şarkılarıyla biliniyor.

DAFROGG

O türüne sadakatle bağlanmış bir Reggae, Dub, Ragga, Jungle, Drum’n Bass, Hip-Hop, Soul, Funk DJ’i… Çalarken sadece önündeki ekipman ile ilgilenmez; bulunduğu ortamı yeterince ateşli ve hararetli bulmazsa eline mikrofonu aldığı gibi bir toaster olarak rap yapmaya başlar ve anında içeridekileri gaza getirir.

Bir zamanlar Atlas Pasajı’nda bulunan Kod Müzik’i devralmış, Decoded adıyla işletmiş ancak kendisinin ticaret yapacak karakterde bir olmadığını kavraması uzun sürmemiştir. Siz onu çağdışı kalmış bir Don Kişot olarak görebilirsiniz ama o bir insanlık timsalidir. Kafa adamdır, gerçek bir rastadır. Hayatın bizi sürüklediği akıntıya en çok o direnir, mevcut cep telefonu akıllı değildir, o da çoğu kez kapalıdır.

DİSCOLOG

Cihan’ı ikibinli yılların sonunda tanıdım, Asmalımescit’te Babylon’un sokağındaki Groove adlı mekânda. Fransa’da doğmuştu ama İstanbul’da büyümüştü. Ben ara sıra çalarken Cihan resident DJ idi. Aşırı meraklı ve yetenekliydi.

Zamanla bu merakını son derece verimli bir üretim sahasına çevirdi Cihan. Sadece yabancı parçalar değil, Türkçe parçaları remiksleyerek yaptığı keyifli setleri Soundcloud gibi platformlara taşıdı. Discolog adını alarak Dinamo ve FG’de programlar yaptı, hızlıca yükselerek haklı bir üne sahip oldu. Ünü İstanbul dışına taştı ve memleketin sayısız ilinden teklifler almaya başladı. Sempatik görüntüsü ve güler yüzü dinleyicilerine pozitif yansıyordu. Avrupa’nın çeşitli kulüplerinde sahne aldı, dünya çapında firmalardan parçaları yayınlandı. Discolog tanıdığım günden beri bana her zaman ilginç ve başarılı görünen DJ’lerden biri oldu.

DJ SİVO

DJ Sivo’yu ilk kez Ceza ile birlikte tanımış olsam da, en fazla dikkatimi çektiği an başlı başına bir albüm yapıp plak olarak çıkarmasıyla olmuştu. 1986’da Berlin’de doğmuş, 2005 yılında rap müzik ile tanışmış,

Bursa’da bir yarışmada “en iyi underground DJ ödülü”nü almıştı. Ceza’nın dışında Fuat Ergin, YMF, Rapangels, Roka, Saian, Razaki, İhtilal (Hayki), Emir, Diyar, Moral Partre, Gazapizm, DaPoet gibi isimlerle de çalışmış; hip-hop dünyasında sayısız isme emeği geçmişti. O emekler de yaptığı “Griot” albümünde karşılığını bulmuş; her şarkıda bir eşlik yapılarak şampiyonlar ligi gibi bir kadroyla vücuda gelmişti. Kişilik olarak da mütevazı ve hoşsohbet biri olduğunu hesaba katacak olursanız, DJ Sivo’nun neden takdire şayan biri olduğunu hemen kavrarsınız.

FUNKY C

Yüz yüze tanışmadım ama bolca ilişkide olduğum hip-hop / rap camiasında o kadar çok adı geçiyordu ki, tanışmış ve sohbet etmiş kadar oldum.

İsmi Can Nadiran… Önceleri Power FM’de DJ’lik yapıyordu. Sıradan bir DJ’lik değildi onunki; rap yapıyor, partilerde sahne alıyor, hip-hop kültürünün diğer unsurları ile de yakından ilgileniyordu. Sokak sporu aktivitelerinin de vazgeçilmez DJ’i idi kendisi. Çok etkileyici bir ses tonu vardı. Ayrıca İngilizcesi de ilginçti; bunda çocukluk yıllarının bir kısmının Amerika’da geçmiş olmasının rolü büyüktü. Ceza ile çalmaya başlayınca ünü aldı yürüdü; yarışmalarda birincilikler aldı, sonra jüri üyeliği yaptı. Fuat Ergin’in “Geri Geldi” adlı şarkısında “plakları çevirir funky baba” ifadesiyle kastettiği kişi ta kendisiydi.

 

MERCAN DEDE

Babylon’un Asmalımescit döneminde (canlı konserleri bir yana) en fazla sahne alan DJ idi Mercan Dede. Çok yetenekliydi ve müzikal dönüşümleri çok iyi kokluyordu.

Müzik sahnesi dışından, toplumun her kesiminden hayran edinme konusunda en başarılı ismiydi.

Müzik yolculuğu tasavvuf müziğini öğrenme ve icra etme üzerine başmış, ney, bendir, davul, pan flüt ve vokal üzerine eğitim almıştı. Tüm bunları yeni üreteceği sanatında ve gelişen eğilimlerle buluşturmayı başarmış, kısa sürede yurt dışına taşımış, Avrupa ve Amerika’da yaptığı çalışmalarının yanı sıra, Concordia Üniversitesi’nde de ders vermekteydi. Bir DJ olarak da EDM sahnesinde DJ Arkin Allen adıyla tanınıyordu. Aldığı ödüller ve çıkardığı albümler kendinden sonrakiler için yol gösterici olmuştu.

MURAT UNCUOĞLU

DJ’den öte halis muhlis müzisyen olarak tarif edebileceğim nadir isimlerin başında geliyor Murat Uncuoğlu. Bir sohbet programına davet ettiğimde, caz müziğinden ileri derecede anladığını, plak koleksiyonu olduğunu, zamanında enstrüman çaldığını öğrendiğimde bu kanım pekişmişti. Bodrum/ Hadigari’de 1987’de çalmaya başlayan Uncuoğlu, DJ’liği profesyonel anlamda yapmak istemesiyle soluğu Londra’da almıştı. Hem DJ hem de ses mühendisliği yaparak kariyerinde ilerleme kaydetmiş, döndükten sonra Radyo 2019’u kurmuştu.

İstanbul’un en iyi kulüplerinden 7th House ve Switch’de resident olmuş, Max Andy Jarod, Stewart Rowell, Breeder gibi büyük isimlerle aynı sahneyi paylaşmış; Tarkan, Sertab Erener, Kenan Doğulu gibi isimlerle çalışmıştı. İçinde yer aldığı Orient Expressions projesi ise başlı başına cesur bir deneydi.

TARKAN

DJ Tarkan, progressive house’un elektronik müzik dünyasını domine ettiği zamanlarda dünyaca ünlü DJ Mag listelerinde ilk 100’e 78 numaradan giren Türk DJ’lerden biriydi. Sadece bu bile onu çok büyük bir isim olması için yeterliydi.

1973’te Frankfurt’ta doğmuş, Türkiye’de büyümüştü. Bir dönem en çok çalan DJ oydu. Dünyanın dört bir yanında da sahne almaya başlamış; Hernan Cattaneo, Testo, Deep Dish gibi ünlü DJ’ler ile aynı yerlerde çalmıştı. İyi bir prodüktördü. 2005 yılında V-Sag ile kurdukları “No Smoking” plak şirketi ile müziğin sadece eğlence amaçlı değil sosyal bir mesaj için de kullanabileceğini göstererek, zararlı maddelere karşı olduklarını belirten parçalar yapmıştı. Roger Sanchez’in “Roger Sanchez Presents Release Yourself Volume 9” albümüne “Sea Through” parçasıyla girmesi ise büyük başarıydı.

U.F.U.K

Gerçek adı Ufuk Özgönül, 1969 doğumlu… Benim için BeeGee ile aynı kategoride ve eş başarıda bir isim. Farkı daha ziyade house çalmayı tercih edişi… Çubuklu ve Etiler 29, Taxim Night Park, 2019, 19, 20, High End, Magma, Scene, Switch ve 7th House bugüne kadar çaldığı yerler arasında. Sadece onu DJ olarak tarif etmek yeterli olmaz. Prodüktörlük, müzik direktörlüğü ve yöneticilik de yapıyor, hem de başarıyla yapıyor. Amsterdam, Hamburg, Helsinki, Londra, Liverpool, Tel Aviv, Atina, Berlin, Bratislava’da çalan, İngiltere’nin en büyük dans festivallerinden Creamfields’de sahne alan U.F.U.K., bana uzaktan da olsa hep ilginç ve başarılı göründü.

YAKUZA

1975 doğumlu Can Utkan’ın muhtemelen en büyük şansı, babasının görevi nedeniyle 17 yaşında Japonya’ya gitmesi, burada beş buçuk yıl kalarak o ülkenin kültürünü ve müziğini özümseyerek DJ’liğe başlaması. Orada tanık olduğu kültürden etkilenerek aldığı Yakuza ismiyle DJ’liğe caz ve Brezilya müzikleri çalarak Tokyo’da başlamıştı.

1999’da İstanbul’a döndü. Müzik tarzını eklektik olsa da kendi içinde hep tutarlı ve bütünlüklü setler çaldı. O da DJ’likle yetinmeyip bunu grup projesine aktaranlardan. Murat Uncuoğlu ile birlikte (Sabahat Akkiraz’ın konuk olduğu) Orient Expressions grubunun da kurucularından.

Yakuza uzun zamandır ortalıkta görünmemesine rağmen döneminde iz bırakmış isimlerden biri.