Alessandro Michele

/

It’s all Gucci!

Amerikan argosuna her şey iyi, yolunda, güzel manasında yerleşen, popüler kültürün en çok tartışılan defilelerine, ürünlerine, koleksiyonlarına, mankenlerine imza atan bir moda devi… Gucci, rönesans şehri Floransa’da doğdu, Londra sosyetesinden etkilendi ve bu ışıltılı sektöre yaratıcısı Guccio Gucci dışında Tom Ford, Frida Giannini, Alessandro Michele gibi tasarımcılar kazandırdı.

BURAK KURU

Dünyanın en büyük moda evi olan Gucci, dünya çapında 425 mağazası olan Fransız François Henri Pinault’nun sahibi olduğu Pinault-Printemps-Redoute (PPR) adlı şirketler grubunun elinde ve ve moda dünyasının en değerli beş markasından bir olarak gösteriliyor. Tasarımları kadar özel hayatlarındaki çalkantılarla da gündemde olan, filmi çekilen, kitabı yazılan bu dünya markasına biraz yakından bakalım…

Guccio Gucci

Guccio Gucci, 26 Mart 1881’de Toskana bölgesinin başkenti Floransa’da doğdu. Babası bir deri ustasıydı.18 yaşında Londra’daki Savoy Hotel’de bellboy olarak çalışmaya başladı. Otelde gördüğü üst sınıf müşteriler ona ilham kaynağı oldu. Sir Winston Churchill gibi siyasetçiler ya da Marilyn Monroe gibi yıldızlarla aynı ortamda bulunma şansı yakaladı. Bu isimlerin üzerinde gördüğü aksesuarlar onda ticari bir fikir uyandırdı. Kendi markasını kurup bu tür ürünler satabileceğini düşünmeye başladı. 

1901’de Aida Calvelli’yle evlendi, çiftin 5 erkek 1 kız çocuğu oldu. Oğullarından Enzo çocukken yaşamını yitirdi.  

1921’de, 40 yaşındayken aileye ait küçük bir deri dükkanı olarak Gucci’yi kurdu. Burada deri bavullar ve biniciler için aksesuarlar üretip satmaya başladı. Gucci’nin ilk ürünleri arasında atların eyerleri için çıkarılabilir deri çantalar vardı. O günlerden kalan el çantaları ve evrak çantaları hâlâ markanın en gözde ürünleri arasında. Gucci, markayı büyütmek isteyen oğlu Aldo’nun ısrarıyla 1938’de Roma’da ikinci dükkanını açtı. Aldo, aile şirketini ileri taşımak için küçük yaşlarından itibaren hevesle çalıştı. Roma’da açılan dükkânla eldiven, kemer, cüzdan gibi farklı aksesuarlarla katalog genişledi.

Hobo Bag Elizabeth Taylor’ın da favorisiydi. 

KRİZDEN DOĞAN İKONİK ÇANTA: BAMBOO SHOPPER 

İtalya, faşist Mussolini yönetimi altındayken ülkeye uygulanan ambargolar nedeniyle deri, temin edilmesi zor bir üründü. Bu nedenle Gucci rafya, hasır, keten ve jüt kumaşlar kullanmak zorunda kaldı. Gucci’nin en ikonik ürünlerinden biri olan Bamboo Shopper da böyle bir krizin sonucu ortaya çıktı. Diğer unutulmaz modelse hilal şekilli sapıyla omuzda taşınan çanta idi. İlk adı Hobo olsa da dönemin en popüler karakteri Jackie Kennedy’nin de kullanmasıyla, çanta ‘Jackie O’ olarak literatüre geçti. Bu iki çanta, arzu nesnesi olarak ‘It Bag’ kavramının hayat bulduğu ürünler olarak moda tarihine geçtiler bile. 

Grace Kelly Flora atkı ile. Gucci’nin ürünlerinin bazıları yıllardır üretiliyor. Flora atkı (eşarp) bunlardan biri. 

MODERN LÜKSÜN SEMBOLÜ 

Guccio Gucci, 1953’te hayatını kaybedene dek görevini bırakmadı. Ölümünden iki hafta önce oğulları Aldo, Rodolfo ve Vasco ABD’deki ilk butiği New York’ta açtılar.  

Guccio Gucci’nin ölümüyle, oğulları Aldo, Vasco ve Rodolfo şirketin yönetimini devraldı. 

Oğulları Paris, Beverly Hills, Londra, Palm Beach ve Tokyo’da mağazalar açıp, modern lüksün sembolü olma yolunda adımlar attılar. Bu hamlelerle küresel pazarda önemli yer edindiler. Bu yıllar Gucci’ye büyük ün kazandırdı. Grace Kelly, Peter Sellers, Elizabeth Taylor, John Wayne, Jerry Lewis ve Audrey Hepburn gibi Hollywood yıldızları, İngiltere Prensesi Margaret, yazar Samuel Beckett, Jackie Kennedy, gibi ünlüler Gucci’nin ürünlerini tercih ettiler.  

Gucci İkinci Dünya Savaşı yıllarında İtalyan piyadeler için bot da üretti. Herkesçe tanınabilen “at gemi logosu” ise, 1950’lerin sonuna doğru kullanılmaya başladı ve o zamandan beri markanın önemli bir parçası. Logo, Gucci’nin yumuşak dokunuşuyla, mücevher ve evrak çantası dahil çok sayıda üründe kullanılmaya başladı ama önce eyer çantalarında vardı. 

2017’de Londra’da Westminster Abbey’de defile gerçekleştirerek bunu yapabilen ilk marka oldu. 

GUCCLO GUCCI’NİN ANISI 

İlk logo Gucci’nin imzasının italik haliydi. Guccio Gucci’nin adının baş harflerinden oluşan çift G logosu ise 1960 yılında tasarlandı ve hemen kabul gördü. Bu logo hâlâ ufak değişikliklerle günümüzde kullanılıyor. 2020’de yaptıkları ve Sonbahar-Kış koleksiyonunu tanıtırken kullandıkları el yazısıyla yazılmış Gucci logosu sosyal medyada viral olup ilgi görse de markanın geleneksel çift G logosundan vazgeçmeye niyeti yok. 

İLK PODYUM ŞOVU İÇİN 60 SENE BEKLENDİ

Şirketin ilk podyum şovu, kuruluşundan 60 yıl sonra gerçekleştirildi. Olay yeri kurulduğu yer Floransa’ydı. Devleşen ve imparatorluk haline gelen Gucci markası, büyümeye devam ettikçe aile içinde kavgalar da başladı. Gucci’nin kızına şirket içinde hiçbir rol verilmezken, oğulları arasında yönetimle ilgili büyük güç kavgaları yaşandı. 1980’lerde bu konu ailenin bölünmesine yol açtı. Bu dönem zorlu geçti. Şirket neredeyse iflas noktasına geldi. 1985’te şirketin yönetimi Rodolfo’nun oğlu Maurizio Gucci’ye geçti.

Yine de Gucci’nin modada etkisi sürdü. At gemi detayıyla meşhur olan Gucci’nin loafer’ları 1985 yılında Metropolitan Müzesi’nde gösterilen koleksiyonda ilk kez yer aldı. 


Şarkısı olan marka biliyor musunuz? Artık biliyorsunuz: Gucci Gang

Gucci’nin gündelik dil ve popüler kültüre etkisi bir şarkıyla da taçlanmış durumda. Lil Pump’ın Gucci Gang adını taşıyan eseri, klip olarak 1,1 milyar izlendi, dinlenme sayısı yüz milyonları aşmış durumda. 


Gucci Garden (Gucci Bahçesi) olarak da adlandırılan Gucci Müzesi, Floransa’da şirketin tarihini merak edenlerin uğrak noktası olmaya devam ediyor. 

TOM FORD ETKİSİ

1990’da kadın giyimden sorumlu moda tasarımcısı olarak işe başlayan Ford’un küresel pazara yeniden giren şirket, aynı dönemde Safilo Group ile gözlük üretimi için lisans anlaşması yaptı ve Gucci logolu güneş gözlükleri mağazalarda yerini aldı. 

1994’te Kreatif Direktör olarak göreve başlayan Tom’un getirdiği değişim etkisini çabuk gösterdi: 5 yıl içinde satışlarda yüzde 90’lık artış görüldü. Gucci moda evi yaklaşık 4 milyar dolar değere ulaştı. Tom Ford da görevde olduğu dönemde, şirketin en büyük hissedarı oldu.1995’te Maurizio Gucci’nin suikaste kurban gitmesi şirketi de aileyi de derinden etkiledi. Ancak piyasada tutunmayı ve büyümeyi Tom Ford sayesinde başardılar. 

AİLENİN YAŞADIĞI FELAKET

1995’te aile büyük bir felakete sürüklendi. Gucci’nin tek varisi Maurizio Gucci bir suikaste kurban gitti. Filmi biraz geri saralım: Maurizio Gucci, 1973’te Patrizia Reggiani’yle evlenmişti. İki çocuğu olan çiftin yolları, Maurizio’nun 1985’te evi terkedip başkasıyla yaşamaya başlamasıyla ayrılmıştı. Boşanma davası o döneme göre yüklü bir nafaka olan yıllık 500 bin dolarla 1991’de resmen tamamlanmıştı. 1993’te Gucci’deki hisselerini 170 milyon dolara satan Maurizio Gucci, 1995’te kiralık katil tarafından ofisine giderken öldürüldü. 2 yıl sonra bu cinayetin azmettiricisinin Patrizia Reggiani (eski eşi) olduğu ortaya çıktı. 1998’de dava Reggiani’nin 29 yıla mahkûm edilmesiyle sonuçlandı. Reggiani, 18 yıl hapiste kaldıktan sonra 2016’da şartlı tahliyeyle serbest kaldı. 

Gucci’de 2006 yılında Tom Ford’un kendi markasını kurmak için ayrılmasıyla Frida Giannini dönemi başladı. 2015’teyse moda tasarımcısı Alessandro Michele dönemiyle yeni bir serüvene yelken açıldı. Satışlarda yüzde 12’lik artış görüldü ve artık Gucci, Milano Moda Haftası gibi birinci sınıf etkinliklerde öne çıkmaya başladı. Alexander McQueen, Stella McCartney de dahil olmak üzere çok sayıda yüksek profilli tasarımcı markayla iş birliği yaptı ve bu beraberlik sürdü. 

Gucci’nin ürünlerinin bazıları yıllardır üretiliyor. Bu ürünler zaman içerisinde yeniden tasarlanarak geliştirilmekte. Flora atkı bunlardan biri. Rudolfo Gucci’nin tasarladığı eşarp, üzerinde “Flora” deseniyle beraber büyük bir popülarite kazandı. Monako Prensesi Grace Kelly’nin tercihi olmasıyla ününü perçinledi. Markanın en tanınmış tasarımlarından  biri olan Flora, 2015’te Cruise koleksiyonu için güncellendi. 

Gucci’nin çıkardığı ‘Genius Jeans’ adını verdiği pantolon, Guinness Rekorlar Kitabı’na “dünyanın en pahalı kot pantolonu” olarak girdi. 1998’de bu pantolonun değeri 3,314 dolardı. 

ARTIK ERKEK ELBİSESİ DE VAR

Modaya yön veren Gucci, cesur çıkışlarıyla da gündem olan bir marka. Son ürünleri: Erkek elbisesi. 

20 bin liradan yüksek bir bedelle satışa sunulan turuncu renkli elbise, “maskülen cinsiyet kimliğini biçimlendiren toksik stereotipleri kırmak için” üretildi. Uzun gömlek, 90’ların Grunge akımından ilhamla tasarlandı ve markanın tavsiyesine göre yırtık bir jean pantolonla kombinlenince en uygun kullanımı yakalanmış oldu.

MARKAYLA OLUŞTURULAN BAĞA ÇARPICI BİR ÖRNEK: RAPÇİ 2 CHAINZ “ÖLDÜĞÜMDE BENİ GUCCI MAĞAZASININ İÇİNE GÖMÜN!” DİYECEK KADAR FANATİK BİR HAYRAN. BUNU BAŞARMAK BİR MARKA İÇİN GERÇEKTEN ÖMRE BEDEL… 

DEKORASYONA LÜKS DOKUNUŞ

Gucci gibi moda evleri, hayatın her alanına dokunmayı hedeflediği için lüks yaşamı her noktada sunmaya çabalıyor. Gözlükten saate, kemerden cüzdana kadar üzerinizde taşıyacağınız aksesuarlara imza atsa da artık baktığınız yerde de olmayı hedefliyorlar. Kreatif direktör Alessandro Michele’nin önderliğindeki Gucci Décor, dekorasyonun her noktasında kendisini hissettiriyor. 

Moda evinin herkesçe bilinen motifleri, renkleri, desen ve tasarımlarını içeren ürünler mevsimsel olarak piyasaya sunuluyor. gucci.com ve flagship store’larda bu ürünleri inceleyip almak mümkün. 

GUCCI OLUNCA ÇAMURLU AYAKKABI DA SATILIR MÜCEVHER DE

Gucci sadece lüksün sembolü değil. Her zaman konuşulmayı başarıyor. Piyasaya sürdüğü ‘çöpten çıkarılmış’ gibi görünen spor ayakkabıları daha sonra aynı kreasyona bu kez kristal zincir eklediği haliyle de tartışıldı. Bu ayakkabılar 870 Dolar gibi fiyatlarla  alıcı buldu. 

Tabii bu Gucci’nin gerektiğinde lüksü de sonuna kadar yapamayacağı anlamına gelmiyor. 2019 yılında ilk kez piyasaya sürdüğü mücevher koleksiyonu büyük ses getirdi. Hortus Deliciarium adını taşıyan koleksiyon Latince, ‘Bir Meyve Bahçesi’ anlamına geliyor. 200’den fazla parça içeren koleksiyon havada kapışıldı. 

MARKANIN ŞU ANKİ YÖNETİMİNDE AİLEDEN KİMSE BULUNMUYOR. FİRMA, MAURIZIO GUCCI DÖNEMİNDE PINAULT PRINTEMPS REDOUTE ŞİRKETİNE SATILDI. GUCCI’NİN ŞİMDİKİ SAHİBİNİN EŞİ İSE ÜNLÜ OYUNCU SALMA HAYEK. HAYEK, GUCCI CİNAYETİNİ ELE ALAN FİLMDE SUÇ ORTAKLARINDAN GIUSEPPINA AURIEMMA’YI CANLANDIRIYOR. 

GÜNÜMÜZÜN GUCCI’Sİ

Gucci hali hazırda Fransız lüks markası Kering’in çatısı altında yer alıyor. Bu grup ünlü oyuncu Salma Hayek’in de eşi olan Francois Henri Pinault’un CEO, babası François Pinault’un kurucusu olduğu görkemli bir imparatorluk. Yves Saint Lauren, Balenciaga, Alexander McQueen, Bottega Venetta gibi markaların da sahibi olan şirket, yılda 13,1 milyar euro gelir elde ediyor. Gucci’yse dünya çapında 540 mağazası, 14 binden fazla çalışanıyla, 9,6 milyar euro gelirinin 3,9 milyar eurosunu kâr olarak kasasına koyuyor.

Lüks tüketim denince akla gelen ilk markalardan biri olan Gucci, kuruluşunun 100’üncü yılında modaya yön vermeye, enteresan defileleri, sıra dışı mankenleri ve tasarımları ile kendinden söz ettirmeye devam ediyor. 

AİLEYİ MEMNUN ETMEYEN FİLM

Gucci ailesi, şu sıralar bir filmle gündemde. Al Pacino, Lady Gaga, Adam Driver, Jared Leto gibi yıldızların rol aldığı Ridley Scott’ın filmi House of Gucci, ailenin tepkisini çekti. 1995’te Milano’da bir tetikçi tarafından vurularak öldürülen Gucci’nin eski başkanı Maurizio Gucci cinayetini konu alan film için aile; “ailemizin kimliğini çalıyorlar” şeklinde tepki gösterdi. Gucci markasında 1993’ten beri ailenin herhangi bir sahipliği bulunmuyor. Filmde Lady Gaga, Maurizio Gucci’yi öldüren katilin azmettiricisi Patrizia Reggiani’yi canlandırıyor. 72 yaşındaki Reggiani, Lady Gaga’nın rolüne iyi adapte olduğunu anlatırken, çekimler öncesi kendisiyle görüşülmediği için bozulduğunu anlatıyor.


‘Gucci Hanedanı’nı yazıyor

Gucci’nin hikâyesi ve ailenin yaşadığı olayları anlatan son çalışma Sara Gay Forden tarafından kaleme alındı. Gucci Hanedanı: Cinayet, Delilik, İhtişam ve Açgözlülüğün Çarpıcı Hikâyesi adındaki kitap, The Economist tarafından yılın en iyi kitapları arasında gösterildi. Filmle beraber aynı dönemde sunulan çalışma, Nova Kitap tarafından yayımlandı, Türkçeye Ömer Anlatan tarafından çevrildi.