Coco Chanel

/

Gideli 50 yıl oldu, hâlâ etkisindeyiz… Coco Chanel

Moda dünyasında çığır açan, ilklerin altında imzası bulunan Coco Chanel, aramızdan ayrıldı ama açtığı yol bütün dünyayı büyülemeye devam ediyor. “Moda, sadece elbiselerden oluşmaz. Moda gökyüzünde, moda sokakta, moda düşündüklerimiz ve yaşadığımızdır.” diyerek giyinmenin bir hayat biçimi olduğunun altını çizdi. Şu sözlerine katılmamak mümkün mü? “Özensiz giyindiğinizde elbiseniz fark edilir, kusursuz giyindiğinizde siz fark edilirsiniz.”

BURAK KURU

Tüm dünyada Coco Chanel olarak tanınsa da bu onun gerçek adı değil. İsmi Gabrielle Chanel, sahne adı olarak izleyicileri ona Coco dediği için bu adı kullanmaya başladı. “Ko Ko Ri Ko” ve “Qui qu’a vu Coco” şarkılarıyla popülerleştiğinden hayranları ona Coco diye seslenmeye başladı.

Çok meşhur ve zengin oldu ancak çocukluğu zor koşullarda geçti. Yoksul bir ailede doğdu, babası tarım işçisi ve işportacıydı.

Annesini 12 yaşında kaybetti. Annesinin ölümünden sonra babası onu yetimhaneye bıraktı ve 18 yaşına kadar burada yaşadı.


Yetimhanede dikiş dikmeyi öğrendi. Şapka dikimi konusunda uzmanlaştı. 1910’da Paris’te açtığı butiğin ilk müşterileri halktan kadınlardı, ancak sosyetenin buranın adresini öğrenmesi uzun sürmedi. 


Chanel birkaç yıl cafelerde şarkıcılık yaparak para kazandı. O yıllarda ismi birkaç zengin erkekle anıldı. Arthur Capel ona finansal açıdan destek oldu ve 1913’te Paris’te ilk mağazasını açtı. Moda kariyerine kadın şapkaları tasarlayıp satarak başladı. İlerleyen zamanda elbise satmaya da geçti. 5 yıl içinde adını duymayan kalmadı. Sadelik ve rahatlığa yaptığı vurgu devrim niteliğindeydi ve bu tasarımları çok beğenildi. 1920’lerin sonunda Chanel sadece “haute couture” diken bir modaevi olmaktan çıkıp, parfüm laboratuvarı, tekstil imalathanesi ve mücevher atölyesi olan, iki binden fazla insanı istihdam eden, milyon dolar değerinde dev bir marka haline geldi.
1. Dünya Savaşı ertesi gelişen sanayiyle tekstil ve moda endüstrisi de hızlı bir gelişim sürecine girdi. Kadınların da iş hayatına girmesi giyim tarzlarında da değişiklikler getirdi.

1920’lerde “küçük siyah elbise”yi moda dünyasına soktu. Elbise mâkul fiyatı ve her duruma uygun olması nedeniyle dünya çapında kabul gördü. 


İnsanlar günlük yaşantılarında sportif, gösterişli ama rahat giysileri kullanırken giyim sektörü de bu yönde üretimler yapmaya başladı. Coco Chanel takıları da bu yeni düzene ayak uyduracak biçimde ‘jung style’ tarzını ortaya koydu. Bu tarzda, rengârenk cam, seramik ve plastik boncuklarla oluşmuş ucuz günlük takılar, pahalı mücevherlerin yerine pekala kullanılabiliyordu. Böylece takı kavramına ilk kez ‘bijuteri’ sözcüğü de girdi. Özetle bujiterinin doğuşunu da Chanel’e borçluyuz.

Sadece tasarladığı kıyafetlerle değil saçlarıyla da dünyaya ilham verdi. Opera izlemeye kısacık saçlarıyla geldiğinde kadınlar bu yeni oğlan çocuğu tarzını hemen benimsedi.

Kadınları pantolonla o tanıştırdı. Gondolda daha rahat gezebilmek için Venedik seyahatinde pantolon giydiğinde yer yerinden oynadı. 

TÜM DÜNYAYI SARAN KOKU: CHANEL NO 5
1921’de ilk parfümü Chanel No 5’i yarattı. Bu tasarımcısının ismini taşıyan ilk parfümdü. Bir falcı ona 5’in şanslı rakamı olduğunu söylemişti. Chanel’i finansal açıdan bir imparatorluk haline getiren No 5’in başarısıydı. No 5 Fransa’da dönemin en başarılı parfüm yaratıcılarından Ernst Beaux’nun yardımıyla ortaya çıktı. Bu parfüm hâlâ dünyanın en çok ilgi gören parfümlerinden.

Coco Chanel’in devrim yaratan tasarımları şıklığın yanında rahat ve pratikti. Kadınları korse takmaktan kurtararak onlara özgürlüklerini kazandırdı. Etek boylarını kısaltarak, bilekleri görünür hâle getirmek de sadece onun cesaret edebileceği türden bir yenilikti.

ŞÖHRETİNİ LEKELEYEN İLİŞKİ: NAZİ İŞGALİNDE ALMAN DİPLOMATLARLA YAKINLIK
Chanel modaevi 1939’da savaşın patlak vermesiyle kapandı. Nazi işgali sırasında Alman diplomatlarla yakınlık kurduğu haberleri şöhretini lekeledi. Modaya dönmek için 1954’e kadar bekledi. Oyuncu Marlene Dietrich’e “Açmasaydım sıkıntıdan ölecektim” dediği rivayet ediliyor. O yıl, 71 yaşındayken yakasız tüvit ceketi tasarladı. Bu ceket ve etekten oluşan takım Chanel’in ikonikleşen görünümü haline geldi ve tüm moda dünyası onu kopyaladı.

30 YIL OTELLERDE YAŞADI
Gündüz saatlerini evinde geçiriyordu ancak uyumaya otele gidiyordu. Son yıllarını ise tamamen otelde geçirdi.
10 Ocak 1971’de arkadaşı Claude Baillen’la yaptığı yürüyüşün ardından Ritz Hotel’deki yatağında öldü. 88 yaşındaydı. 60 yıl boyunca Paris moda dünyasının bir numaralı ismi oldu. 19’uncu yüzyıla ait rahatsız kıyafetleri geride bırakıp kadınlara gündelik şıklık sundu. Chanel, yatağında hayatını kaybetmeden önce yardımcısı Celine’e, “Görüyorsun, işte böyle ölüyorsun” dedi.

Coco Chanel’in 1971’de ölümünün ardından modaevi farklı tasarımcılar tarafından yönetildi. 1983’te Karl Lagerfeld tasarımcıların arasında en uzun süre Chanel’i yöneten isimdi. Lagerfeld’in Şubat 2019’da hayatını kaybetmesinin ardından dev markanın kreatif direktörü 30 yıldan uzun süre Lagerfeld’le mesaisini paylaşmış olan Virginie Viard oldu.

CHANEL’İN EN ÇARPICI YÜZLERİ
Dünyayı etkisi altına alan marka, bunu reklam kampanyalarına da borçlu. Şirket, tarihi boyunca çok önemli isimleri reklam yüzü yaptı.
10 tanesini hatırlayalım.
Catherine Deneuve (Chanel No. 5, 1965-76)
Claudia Schiffer (Chanel Boutique, 1987-2011)
Linda Evangelista ve Christy Turlington (Chanel Boutique, 1991)
Stella Tennant (Chanel Boutique, 1996)
Kate Moss (Coco Mademoiselle Chanel, 2001-05)
Nicole Kidman (Chanel No. 5, 2004)
Jerry Hall (Chanel Accessories, 2009)
Audrey Tautou (Chanel No. 5, 2009)
Brad Pitt (Chanel No. 5, 2012)
Marilyn Monroe (Chanel No. 5, 2012-eski kampanya için çekilmiş, ama kullanılmamış fotoğraflarla-)

Chanel’in stilinin en şahane yönü tasarımlarının zamansız oluşudur. Kendi dönemi için devrim niteliğinde olan giysi ve takıları, onyıllardır kadınların üzerinde ya da hayalinde…

Coco Chanel’den inciler

-Bir kadın hak ettiği yaştadır.
-Doğa sizlere 20’li yaşlardaki yüz ifadenizi verir, hayat 30’lu yaşlarda ifadenizi şekillendirir. Ama 50 yaşında hak ettiğiniz ifadeyi alırsınız.
-Moda geçer stil kalır.
-Sadelik, gerçek zarafetin temel düşüncesidir.


İKONİK ÇANTA CHANEL 2. 55
Markanın ikonik tasarımlarından biri Chanel 2.55 isimli çanta. Stil ve statü sembolü olan çift zincir saplı, kapitone dokulu model ilk kez 1955’te piyasaya çıktı. Chanel’in rahatlığı esas alan tasarımlarından çantalar böylece nasibini aldı. Uzun omuz askısı olan ilk çantaydı. Kadınlara hareket özgürlüğü sağladı.


Hırslı, yaratıcı, başarılı ve korkusuz bir kadın. Hayatını anlatan tüm çalışmalarda hakkı verilmiş bir hayatın izlerini görmek mümkün. 

COCO CHANEL’İN HAYATINI OKUMAK, İZLEMEK İÇİN…
Hal Vaughan 2011’de yazdığı Sleeping with the Enemy: Coco Chanel’s Secret War ‘‘Düşmanla Yatmak, Coco Chanel’in Gizli Savaşı’’ kitabında, Chanel’in İkinci Dünya Savaşı’nda Naziler için çalıştığı, Alman askeri istihbaratına bilgi sızdırdığı suçlamalarını kaleme aldı.

Justine Picardie’nin 2010’da yazdığı ‘‘Chanel Efsanesi ve Hayatı’’ ise Gabrielle Chanel’in gizli dünyasını anlatıyor. Chanel arşivine sınırsız erişim imkanıyla Picardie, Coco Chanel’i gizlendiği yerden çıkarıyor. 2009 yapımı Coco Avant Chanel, (‘‘Coco Chanel’den Önce’’) filmi yine modacının hayatını anlatıyor. Chanel’i filmde Audrey Tautou canlandırıyor.

/

Bu dünyadan Karl Lagerfeld geçti

Hayatının hemen her işiyle kitleleri etkileyen, ilham veren moda tasarımcısı, sanatçı, fotoğrafçı, karikatürist, kreatif direktör ve nice ünvanı üzerinde taşıyan Karl Otto Lagerfeld 85 yaşında, pankreas kanseri nedeniyle yaşamını yitirdi. yaşanan bu ayrılık moda dünyasını yasa boğarken, Lagerfeld ardında ölümsüz eserler bıraktı. Lagerfeld’in hayat öyküsü ve yaşamının dönüm noktalarını sunuyoruz… 

BURAK KURU

Karl Otto Lagerfeld, 10 Eylül 1933’te Hamburg’da dünyaya geldi. Annesi Berlin’de yaşayan bir kadın iç çamaşırı satıcısıydı. Hamburglu babası ise kurduğu süt krallığı sayesinde çok varlıklı bir adamdı. Aile, İkinci Dünya Savaşı’ndan babasının parlak işleri sayesinde yoksulluğa düşmeden çıkmayı başardı. 

Lagerfeld doğum tarihinin yanlış olduğunu ve aslen 1938 doğumlu olduğunu, babasının İsveç asıllı olduğunu inatla iddia etse de sonraları bu iddiası çürütüldü. Yaşını küçültme konusunda takıntılı olan Lagerfeld’in gerçek yaşını kimse bilmiyor çünkü bununla ilgili ortaya atılan iddiaları hep yalanladı ve asla doğum tarihini açıklamadı. 

Daha çocukken görsel sanatlara olan ilgisini yaptığı çizimlerle belli etti. Ders dinlemek yerine sürekli çizim yapardı. Lagerfeld bir röportajında okulda öğrendiğinden çok daha fazlasını Kunsthalle Hamburg müzesine düzenli olarak yaptığı ziyaretlerden öğrendiğini anlatıyor. İlham kaynağı Fransız sanatçılar olduğu için öğrenim hayatına devam etmek için ailesine şart koştu: Fransızca öğrenmek. Bu sayede Fransa’ya taşındı ve okula burada devam edip çizim ve tarih branşlarına odaklandı. 

YVES SAINT LAURENT’LE AŞK-NEFRET İLİŞKİSİ 
Paris’te iki sene yaşadıktan sonra 1954’te girdiği Woolmark yarışmasında “En iyi mont” dalında birinci oldu ve böylece moda dünyasına adım attı. Yarışmadan sonra Pierre Balmain tarafından işe alındı. Aynı yarışmada “En iyi elbise” ödülünü kazanan 18 yaşındaki Yves Saint Laurent ile tanıştı. İlerleyen yıllarda ikili; aşk-nefret ilişkisinin ete kemiğe bürünmüş hali oldu. 

Lagerfeld; Balmain için 3 yıl çalıştıktan sonra Fransız Jean Patou markasının sanat direktörü oldu. Bundan sonraki büyük sıçramasını 1967’de kürk ve deri tasarımlarıyla tanınan Fendi’de çalışmaya başlayarak yaptı. Lagerfeld ölene kadar Fendi için vazgeçilmez oldu. 54 yıl boyunca 100’den fazla koleksiyona imza attı. 

HAYVAN HAKLARI SAVUNUCULARI ONA DÜŞMANDI
Lagerfeld’den Fendi’nin kürk tasarımlarını modernize etmesi istenince bu durum yıllar boyunca Lagerfeld’in hayvan hakları savunucularının bir numaralı düşmanı ilan edilmesine neden oldu. 

70’li yıllarda Paris’in bohem hayatına kendini kaptıran Lagerfeld 1973 yılında Andy Warhol’un “L’Amour” filminde yer aldı. Bazı sahneleri Lagerfeld’in evinde çekilen filmde tasarımcı kendisi gibi bir modacıyı canlandırırken, bu dönemde 18 yıllık hayat arkadaşı Jacques de Bascher’le de tanıştı. 

Lagerfeld’i uluslararası üne kavuşturan Chanel için 36 yılda imza attığı başarılar oldu. Lagerfeld işe alındığı sırada Chanel için moda dünyası “ölmek üzere olan bir marka” yorumunu yapıyordu.

İSMİNİ HERKES 1983’TE DUYDU
Lagerfeld’in ismini asıl duymamıza neden olan olay 1983’te yaşandı. Lagerfeld bu tarihte Chanel ile part time olarak çalışmaya başladı. Fendi ve Chloe gibi markalar için de çalışmayı sürdürürken Lagerfeld’i uluslararası üne kavuşturan, Chanel için çalıştığı 36 yılda imza attığı başarılar oldu. Lagerfeld işe alındığı sırada Chanel için moda dünyası “Ölmek üzere olan bir marka” yorumunu yapıyordu. Chanel’i hayata döndüren Lagerfeld’in hazır giyim tasarımlarını yenilemesi oldu. Markanın iç içe geçmiş iki C’den (Coco Chanel) oluşan, bugün kullanılan güncellenmiş logo tasarımı da Lagerfeld’e ait. 

Chanel’in günümüzde kullanılan iç içe geçmiş iki C’den oluşan logo tasarımı da Lagerfeld’e ait.

VE CHANEL POP KÜLTÜRÜYLE TANIŞIR
Lagerfeld 1990’lı yılların ortalarına doğru Chanel’i pop kültürüyle tanıştırdı. 1994 yılında Paris’teki moda haftasında defileye çıkardığı Kate Moss, Carla Bruni ve Naomi Campbell gibi top modellere şalvar pantolon, balıkçı şapkası ve kot giydirdi. Aynı defilede bir model paten ve tulum giyerek podyuma çıktı. Chanel’in Lagerfeld öncesi dönemi düşünüldüğünde bu çok büyük bir atılımdı. Lagerfeld eski Chanel için bir röportajında, “Parisli doktorların eşleri” tarafından giyilen kıyafetler ürettiğini söyledi.

KADROYA WINTOUR DAYANAMADI
1993 yılında Milano Moda haftasında Fendi’nin siyah beyaz koleksiyonu için striptizcileri ve porno film yıldızı Moana Pozzi’yi podyuma çıkarınca Vogue Amerika’nın ünlü yazı işleri müdürü Anna Wintour defileyi terk etti. 

Modacının H&M için hazırladığı tasarımların tamamı dakikalar içinde satılmıştı.

SLIMANE TASARIMLARINI GİYEBİLMEK İÇİN 40 KİLO VERDİ
Neredeyse bir üniforma gibi üzerinde taşıdığı siyah takım elbisesi, atkuyruğu yaptığı beyaz saçları, deri eldivenleri ve gözlüğüyle dünyada en çok tanınan moda tasarımcısı olan Lagerfeld bu imajına bürünmeden önce yaklaşık 40 kilo verdi. 2001 yılında fazla kilolarından kurtulan Lagerfeld’i bu yola sokan şey, Dior Homme’un ünlü tasarımcısı Hedi Slimane’nin kıyafetlerini giymek istemesi oldu (Slimane, aşırı küçük bedenlerde, dar, slim kıyafetler yapmasıyla ünlü bir tasarımcı). Lagerfeld zayıflamak için şekeri, peyniri ve ekmeği hayatından çıkarttı ve her gün 10 kutu diyet kola içti. Diyetinden asla taviz vermeyen tasarımcı durumunu şöyle açıklamıştı: “Ormandaki hayvanlar gibiyim. Yiyemeyeceğim şeye elimi sürmem.” 

2004 yılında H&M’le yaptığı işbirliği büyük ses getirdi (bu H&M’in de bir tasarımcıyla yaptığı ilk işbirliği idi). H&M için tasarladığı ürünlerin dakikalar içinde tamamen satılması ile Lagerfeld’in tasarımları “sokağa inmiş” oldu. Fendi’nin Asya pazarına açılmasıyla 2007 yılında Çin Seddi’nde Çinli modellerle bir defile yaptı. Defile 10 milyon dolara mal oldu ve büyük sükse yaptı.

DÜNYANIN EN ŞANSLI KEDİSİ CHOUPETTE
2011’de hayatımıza Choupette girdi, dünyanın en şanslı ve en ünlü kedisi oldu. Model Baptiste Giabiconi tarafından Lagerfeld’e hediye edilen Burma cinsi Choupette’in özel bakıcıları, Instagram ve Wikipedia sayfaları var, özel jetle seyahat ediyor ve adına yazılmış bir de kitap var. Lagerfeld’in kedisi için “yasal olsa onunla evlenirdim” dediği iddia ediliyor. Choupette, Lagerfeld’in tek varisi idi. 

Lagerfeld 2017’de Paris kent madalyası “Grand VermeIl”e layık görüldü. Paris Beledİye Başkanı Anne Hidalgo madalyayı verirken, “Paris seni seviyor, sen Paris’sin” demişti.

KİLOLU KADINA TAHAMMÜLÜ YOK
Kariyer yolculuğu boyunca çok eleştirilmesine neden olan açıklamalar yaptı. Kilolu kadınlara tahammülü olmayan Lagerfeld, şarkıcı Adele için 2012 yılında, “Biraz fazla şişman ama yüzü güzel ve ilahi bir sesi var” sözleriyle büyük tepki toplamış ve sonrasında özür dilemek zorunda kalmıştı.  Lagerfeld’in en beğendiği ünlü ise tabii ki incecik bedeniyle Victoria Beckham. “Aynı beslenme alışkanlığına sahibiz.” dediği Beckham’a olan beğenisini, “O harika bir kadın. Ona bayılıyorum. 4 çocuktan sonra böyle bir fiziğe sahip olması inanılmaz. 

Çok disipline biri” diye anlatıyordu. 

Adele skandalıyla yetinmeyen Lagerfeld, 2013 yılında Cambridge düşesi Kate’in kız kardeşi Pippa Middleton için “Yüzünü beğenmiyorum, bize hep sırtını göstermeli” diyerek yine çok tartışılmıştı. 

SEN PARİS’SİN!
Alman tasarımcı Karl Lagerfeld yaşamının büyük çoğunluğu Paris’te Fransız markaları için çalışarak geçirdi. Fransa’ya ve Paris’e olan sevgisini her fırsatta dile getirdi. Paris’e üstün hizmetlerinden dolayı 2017 yılında Paris kent madalyası “Grand Vermeil”e layık görüldü. Tasarımcı 38 metrelik Eiffel Kulesi replikasıyla hazırlanan defilenin bitiminde madalyasını Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo’dan aldı. Hidalgo madalyayı verirken, “Paris seni seviyor, sen Paris’sin.” dedi. 

DİLLERE DESTAN KÜTÜPHANE
Okur yazarlığıyla da bilinen Karl Lagerfeld’in kitap tutkusu onu en eşsiz kütüphanelerden birinin sahibi yaptı. Paris’te dillere destan, iki katlı kütüphane dairesinde sanat, tarih, fotoğraf, tasarım ve moda konusunda binlerce kitabı koleksiyonunun parçası olarak yer aldı. 


Karl Lagerfeld’den inciler

“Kimse için gerçek olmak istemiyorum, kendim için bile.

“İmkânsız olmak istiyorum, sevdiğim kişiler için bile. Diğer insanların hayatlarında gerçek olmak istemiyorum. Hayalet gibi olmak istiyorum. Görünüp sonra kaybolmak. Başkasının hayatında bir gerçekliğim olsun istemiyorum. Kendiminkinde bile. Her şeyin sırrı bu. Bu bir savaş ve yalnızlık bir zaferdir.”