Kate Moss

/

KATE MOSS: Asi, Farklı, Sıra Dışı Bir O Kadar Doğal ve Gerçek…

16 Ocak 1974 doğumlu. 1.70 boyunda, 56 kilo. 1974‘te South London, İngiltere‘de dünyaya geldi. Annesi ve babası 13 yaşındayken ayrıldılar. 

14 yaşında, Bahama tatilinden dönerken, New York JFK Havaalanında, Storm Model Ajansı’nın sahibi Sarah Doukas tarafından keşfedildi. Minyon fiziği, ayrık ön dişleri, belirgin elmacık kemikleri ve aşırı zayıflığı ile tüm dikkatleri üzerine çekti. 

Kate’i ünlü yapan kişi, aynı zamanda çok iyi arkadaşı olan fotoğrafçı Corinne Day sayılır. Onu İngiliz basınıyla tanıştıran ilk çalışma Corinne Day tarafından The Face isimli moda dergisi için siyah beyaz olarak çekilen “The Third Summer of Love“ idi.

0 BEDEN MODASININ YARATICILARINDAN BİRİ…
Podyumlardaki “0” beden modasının arkasında Kate Moss var. 90’lı yıllarda “anti-süpermodel” akımına öncülük etti. Cindy Crawford, Naomi Campbell gibi uzun boylu, yuvarlak hatlı modellerin hüküm sürdüğü podyumlara, model olmak için kısa sayılan 1.70’lik boyu ve incecik bedeniyle “0 beden” modasını getirdi. Karakteristik, neredeyse makyajsız yüzü ve aşırı zayıf bedeniyle enteresan bir şekilde ilgi çekti ve gün geçtikçe popülerliği arttı. İlk büyük çıkışını Calvin Klein Jeans ile yaptı. Calvin Klein’ın Obsession adlı parfümü için verdiği siyah beyaz nü fotoğraflar, tüm dünyada büyük ilgi uyandırdı.

İki gözün başka yöne bakması olarak bilinen Strabismus rahatsızlığı,
Moss’un ayırt edici özelliklerinden biri oldu. 

Kate’in aşk hayatı da çok konuşuldu. Johnny Depp ile ilişkileri magazin basınını uzun süre işgal etti.  Aşkları iddialara göre Kate’in gizlice kürtaj yaptırması ile bitmişti. 2002 yılında kızı Lila Grace Moss dünyaya geldi.

Bir dönem kokain kullandı ama yeniden hayata karışma sürecinde arkadaşları ve hayranları onu hiç yalnız bırakmadı. O da arkadaşlarını yalnız bırakmadı tabii; kliplerinde yer aldı, albümlerine eşlik etti. Elton John, Mick Jones, Anita Pallenberg, Marianne Faithfull ve Bobby Gillespie‘yle yakın arkadaş olan Kate Moss, onlarla birlikte birçok video klipte oynadı.

Sorunlu dönemler geçirmesine rağmen 2006 yılında gelirini ikiye katladı. Öyle ki Vogue dergisinin tek bir sayısında 8 tane reklamda yer aldığı görüldü.

‘‘Dünyanın En Çok Fotoğraflanan Modeli” unvanına sahip oldu.  34 kez İngiliz Vogue dergisi olmak üzere kariyeri süresince 300’ün üzerinde dergiye kapak oldu. 2012 yılında Pirelli’nin takvimlerini süsledi ve 2013’te Playboy’un 

60. yıl özel sayısında yine kapak kızı oldu. 

O BİR LADY…
Sunday Times’ın yayınladığı “En Zengin Britanyalı Genç İnsanlar” listesinde 24. sırada yer alarak “En Zengin İngiliz Süpermodel” unvanını korudu. Eski sevgililerinden biri kendisine kraliyet arazisi içerisindeki bir evi satın alarak hediye ettiğinden, toprak sahibi olarak “lady” ünvanını hak etti.

“Hayır demesini bildim, kimse bana istemediğim bir şey yaptıramadı. Yaşamımda her zaman kendi doğrularımı savundum. Eğer beni farklı görüyorsanız, ayrı bir duruşum varsa, farklılığım bundandır. Ama 40 yaş bende dönüm noktası oldu. Şimdi kendimle, duygularımla, vücudumla çok daha barışığım.” 

Kate  Moss farklı fiziğiyle reklam verenlerin her zaman gözdesi oldu; öyle ki Vogue dergisinin bir sayısında
8 reklamda birden Kate vardı. Bu onu en zengin top modeller arasına soktu. 

HEYKELİ DİKİLECEK KADINDI (DİKİLDİ)
2002 yılında ressam Lucien Freud, o dönem hamile olan mankenin nü portresini yaptı ve eser, 3.9 milyon pound’a satıldı. Portresinden sonra bir de altından heykeli yapıldı. Heykeltraş Marc Quinn’in, Kate Moss’u yoga yaparken gösteren heykeli 3 metre boyunda ve 50 kilo altın kullanılarak yapıldı. 1.5 milyon paunt değerindeki heykel, British Museum’da sergileniyor.

“Giyinmek benim için eğlence” diyen Kate Moss bugüne kadar ne giyerse giysin moda oldu. Hatta giyinmediğinde çıplaklık moda oldu. Britanya Moda Ödülleri kapsamında, moda dünyasındaki 25 yıllık çalışmalarından dolayı onur ödülüne layık görüldü. Kalçasında ünlü sanatçı Lucian Freud tarafından çizilmiş bir dövme olan Kate, boş zamanlarında reçel ve ev yapımı sabun yapmayı çok seviyor.

Tam bir İngiliz! Günde 10-15 fincan çay içiyor ve cep telefonu aksesuarlarını giydiği giysiye uyumlu renklerden seçiyor. 

Kendi yazdığı “Kate: The Kate Moss Book” adlı kitabın editörlüğünü Kate’in eski sevgililerinden Jefferson Hack üstlendi. Kitap, 8 farklı fotoğrafçının, 8 ayrı fotoğrafını kapak olarak sunuyor. Kate her kapakta farklı bir yaşta ve tamamen farklı bir pozda.

/

Bu dünyadan Karl Lagerfeld geçti

Hayatının hemen her işiyle kitleleri etkileyen, ilham veren moda tasarımcısı, sanatçı, fotoğrafçı, karikatürist, kreatif direktör ve nice ünvanı üzerinde taşıyan Karl Otto Lagerfeld 85 yaşında, pankreas kanseri nedeniyle yaşamını yitirdi. yaşanan bu ayrılık moda dünyasını yasa boğarken, Lagerfeld ardında ölümsüz eserler bıraktı. Lagerfeld’in hayat öyküsü ve yaşamının dönüm noktalarını sunuyoruz… 

BURAK KURU

Karl Otto Lagerfeld, 10 Eylül 1933’te Hamburg’da dünyaya geldi. Annesi Berlin’de yaşayan bir kadın iç çamaşırı satıcısıydı. Hamburglu babası ise kurduğu süt krallığı sayesinde çok varlıklı bir adamdı. Aile, İkinci Dünya Savaşı’ndan babasının parlak işleri sayesinde yoksulluğa düşmeden çıkmayı başardı. 

Lagerfeld doğum tarihinin yanlış olduğunu ve aslen 1938 doğumlu olduğunu, babasının İsveç asıllı olduğunu inatla iddia etse de sonraları bu iddiası çürütüldü. Yaşını küçültme konusunda takıntılı olan Lagerfeld’in gerçek yaşını kimse bilmiyor çünkü bununla ilgili ortaya atılan iddiaları hep yalanladı ve asla doğum tarihini açıklamadı. 

Daha çocukken görsel sanatlara olan ilgisini yaptığı çizimlerle belli etti. Ders dinlemek yerine sürekli çizim yapardı. Lagerfeld bir röportajında okulda öğrendiğinden çok daha fazlasını Kunsthalle Hamburg müzesine düzenli olarak yaptığı ziyaretlerden öğrendiğini anlatıyor. İlham kaynağı Fransız sanatçılar olduğu için öğrenim hayatına devam etmek için ailesine şart koştu: Fransızca öğrenmek. Bu sayede Fransa’ya taşındı ve okula burada devam edip çizim ve tarih branşlarına odaklandı. 

YVES SAINT LAURENT’LE AŞK-NEFRET İLİŞKİSİ 
Paris’te iki sene yaşadıktan sonra 1954’te girdiği Woolmark yarışmasında “En iyi mont” dalında birinci oldu ve böylece moda dünyasına adım attı. Yarışmadan sonra Pierre Balmain tarafından işe alındı. Aynı yarışmada “En iyi elbise” ödülünü kazanan 18 yaşındaki Yves Saint Laurent ile tanıştı. İlerleyen yıllarda ikili; aşk-nefret ilişkisinin ete kemiğe bürünmüş hali oldu. 

Lagerfeld; Balmain için 3 yıl çalıştıktan sonra Fransız Jean Patou markasının sanat direktörü oldu. Bundan sonraki büyük sıçramasını 1967’de kürk ve deri tasarımlarıyla tanınan Fendi’de çalışmaya başlayarak yaptı. Lagerfeld ölene kadar Fendi için vazgeçilmez oldu. 54 yıl boyunca 100’den fazla koleksiyona imza attı. 

HAYVAN HAKLARI SAVUNUCULARI ONA DÜŞMANDI
Lagerfeld’den Fendi’nin kürk tasarımlarını modernize etmesi istenince bu durum yıllar boyunca Lagerfeld’in hayvan hakları savunucularının bir numaralı düşmanı ilan edilmesine neden oldu. 

70’li yıllarda Paris’in bohem hayatına kendini kaptıran Lagerfeld 1973 yılında Andy Warhol’un “L’Amour” filminde yer aldı. Bazı sahneleri Lagerfeld’in evinde çekilen filmde tasarımcı kendisi gibi bir modacıyı canlandırırken, bu dönemde 18 yıllık hayat arkadaşı Jacques de Bascher’le de tanıştı. 

Lagerfeld’i uluslararası üne kavuşturan Chanel için 36 yılda imza attığı başarılar oldu. Lagerfeld işe alındığı sırada Chanel için moda dünyası “ölmek üzere olan bir marka” yorumunu yapıyordu.

İSMİNİ HERKES 1983’TE DUYDU
Lagerfeld’in ismini asıl duymamıza neden olan olay 1983’te yaşandı. Lagerfeld bu tarihte Chanel ile part time olarak çalışmaya başladı. Fendi ve Chloe gibi markalar için de çalışmayı sürdürürken Lagerfeld’i uluslararası üne kavuşturan, Chanel için çalıştığı 36 yılda imza attığı başarılar oldu. Lagerfeld işe alındığı sırada Chanel için moda dünyası “Ölmek üzere olan bir marka” yorumunu yapıyordu. Chanel’i hayata döndüren Lagerfeld’in hazır giyim tasarımlarını yenilemesi oldu. Markanın iç içe geçmiş iki C’den (Coco Chanel) oluşan, bugün kullanılan güncellenmiş logo tasarımı da Lagerfeld’e ait. 

Chanel’in günümüzde kullanılan iç içe geçmiş iki C’den oluşan logo tasarımı da Lagerfeld’e ait.

VE CHANEL POP KÜLTÜRÜYLE TANIŞIR
Lagerfeld 1990’lı yılların ortalarına doğru Chanel’i pop kültürüyle tanıştırdı. 1994 yılında Paris’teki moda haftasında defileye çıkardığı Kate Moss, Carla Bruni ve Naomi Campbell gibi top modellere şalvar pantolon, balıkçı şapkası ve kot giydirdi. Aynı defilede bir model paten ve tulum giyerek podyuma çıktı. Chanel’in Lagerfeld öncesi dönemi düşünüldüğünde bu çok büyük bir atılımdı. Lagerfeld eski Chanel için bir röportajında, “Parisli doktorların eşleri” tarafından giyilen kıyafetler ürettiğini söyledi.

KADROYA WINTOUR DAYANAMADI
1993 yılında Milano Moda haftasında Fendi’nin siyah beyaz koleksiyonu için striptizcileri ve porno film yıldızı Moana Pozzi’yi podyuma çıkarınca Vogue Amerika’nın ünlü yazı işleri müdürü Anna Wintour defileyi terk etti. 

Modacının H&M için hazırladığı tasarımların tamamı dakikalar içinde satılmıştı.

SLIMANE TASARIMLARINI GİYEBİLMEK İÇİN 40 KİLO VERDİ
Neredeyse bir üniforma gibi üzerinde taşıdığı siyah takım elbisesi, atkuyruğu yaptığı beyaz saçları, deri eldivenleri ve gözlüğüyle dünyada en çok tanınan moda tasarımcısı olan Lagerfeld bu imajına bürünmeden önce yaklaşık 40 kilo verdi. 2001 yılında fazla kilolarından kurtulan Lagerfeld’i bu yola sokan şey, Dior Homme’un ünlü tasarımcısı Hedi Slimane’nin kıyafetlerini giymek istemesi oldu (Slimane, aşırı küçük bedenlerde, dar, slim kıyafetler yapmasıyla ünlü bir tasarımcı). Lagerfeld zayıflamak için şekeri, peyniri ve ekmeği hayatından çıkarttı ve her gün 10 kutu diyet kola içti. Diyetinden asla taviz vermeyen tasarımcı durumunu şöyle açıklamıştı: “Ormandaki hayvanlar gibiyim. Yiyemeyeceğim şeye elimi sürmem.” 

2004 yılında H&M’le yaptığı işbirliği büyük ses getirdi (bu H&M’in de bir tasarımcıyla yaptığı ilk işbirliği idi). H&M için tasarladığı ürünlerin dakikalar içinde tamamen satılması ile Lagerfeld’in tasarımları “sokağa inmiş” oldu. Fendi’nin Asya pazarına açılmasıyla 2007 yılında Çin Seddi’nde Çinli modellerle bir defile yaptı. Defile 10 milyon dolara mal oldu ve büyük sükse yaptı.

DÜNYANIN EN ŞANSLI KEDİSİ CHOUPETTE
2011’de hayatımıza Choupette girdi, dünyanın en şanslı ve en ünlü kedisi oldu. Model Baptiste Giabiconi tarafından Lagerfeld’e hediye edilen Burma cinsi Choupette’in özel bakıcıları, Instagram ve Wikipedia sayfaları var, özel jetle seyahat ediyor ve adına yazılmış bir de kitap var. Lagerfeld’in kedisi için “yasal olsa onunla evlenirdim” dediği iddia ediliyor. Choupette, Lagerfeld’in tek varisi idi. 

Lagerfeld 2017’de Paris kent madalyası “Grand VermeIl”e layık görüldü. Paris Beledİye Başkanı Anne Hidalgo madalyayı verirken, “Paris seni seviyor, sen Paris’sin” demişti.

KİLOLU KADINA TAHAMMÜLÜ YOK
Kariyer yolculuğu boyunca çok eleştirilmesine neden olan açıklamalar yaptı. Kilolu kadınlara tahammülü olmayan Lagerfeld, şarkıcı Adele için 2012 yılında, “Biraz fazla şişman ama yüzü güzel ve ilahi bir sesi var” sözleriyle büyük tepki toplamış ve sonrasında özür dilemek zorunda kalmıştı.  Lagerfeld’in en beğendiği ünlü ise tabii ki incecik bedeniyle Victoria Beckham. “Aynı beslenme alışkanlığına sahibiz.” dediği Beckham’a olan beğenisini, “O harika bir kadın. Ona bayılıyorum. 4 çocuktan sonra böyle bir fiziğe sahip olması inanılmaz. 

Çok disipline biri” diye anlatıyordu. 

Adele skandalıyla yetinmeyen Lagerfeld, 2013 yılında Cambridge düşesi Kate’in kız kardeşi Pippa Middleton için “Yüzünü beğenmiyorum, bize hep sırtını göstermeli” diyerek yine çok tartışılmıştı. 

SEN PARİS’SİN!
Alman tasarımcı Karl Lagerfeld yaşamının büyük çoğunluğu Paris’te Fransız markaları için çalışarak geçirdi. Fransa’ya ve Paris’e olan sevgisini her fırsatta dile getirdi. Paris’e üstün hizmetlerinden dolayı 2017 yılında Paris kent madalyası “Grand Vermeil”e layık görüldü. Tasarımcı 38 metrelik Eiffel Kulesi replikasıyla hazırlanan defilenin bitiminde madalyasını Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo’dan aldı. Hidalgo madalyayı verirken, “Paris seni seviyor, sen Paris’sin.” dedi. 

DİLLERE DESTAN KÜTÜPHANE
Okur yazarlığıyla da bilinen Karl Lagerfeld’in kitap tutkusu onu en eşsiz kütüphanelerden birinin sahibi yaptı. Paris’te dillere destan, iki katlı kütüphane dairesinde sanat, tarih, fotoğraf, tasarım ve moda konusunda binlerce kitabı koleksiyonunun parçası olarak yer aldı. 


Karl Lagerfeld’den inciler

“Kimse için gerçek olmak istemiyorum, kendim için bile.

“İmkânsız olmak istiyorum, sevdiğim kişiler için bile. Diğer insanların hayatlarında gerçek olmak istemiyorum. Hayalet gibi olmak istiyorum. Görünüp sonra kaybolmak. Başkasının hayatında bir gerçekliğim olsun istemiyorum. Kendiminkinde bile. Her şeyin sırrı bu. Bu bir savaş ve yalnızlık bir zaferdir.”