Citius, Altius, Fortius, yani daha hızlı, daha yüksek ve daha güçlü olmanın peşinde yüzyıllardır koşuyoruz. Günümüzde bu yarış dev seremonilerle taçlanıyor; açılışı, kapanışı, rekorları, kostümü, magazini derken hepimizi bir yerden yakalıyor. Paris 2024 ise her bakımdan unutulmazdı…
KORAY GÜRTAŞ
Ama Fransa’ya uzanmadan evvel, Olimpiyatların tarihinde kısa bir gezinti yapalım. Kökenleri M.Ö. sekizinci yüzyıla dayanan oyunlar modern anlamda ilk kez 1896’da tertip edildi. Adres doğal olarak bu organizasyona ilham veren Yunanistan’dı. O tarihten itibaren sadece 1.Dünya Savaşı münasebetiyle 1916’da 2.Dünya Savaşı nedeniyle 1940 ve 1944’te olimpiyatlar yapılmadı. Bu arada 1924’ten itibaren kış olimpiyatları da spor dünyasına girdi. Yaz olimpiyat oyunları 2024’te 33. kez düzenlendi.
Olimpiyatlar elbette ilk planda sporcuların performanslarıyla hatırlanır. Lakin açılış törenleri de hafızalara kazınır. Örneğin 1996 Atlanta’da eski bir olimpiyat şampiyonu olan ABD’li boksör Muhammed Ali’nin Parkinson hastalığı nedeniyle titreyen elleriyle taşıdığı olimpiyat meşalesine sıkı sıkıya sarıldığı anlar unutulmaz arasındadır. 1992 Barcelona’da paralimpik sporcu Antonio Rebello’nun alevli okunu fırlatarak ateşi yakması ikonik bir sahnedir. 1992 Barcelona’da paralimpik sporcu Antonio Rebello’nun alevli okunu fırlatarak ateşi yakması ikonik bir sahnedir.
Bu törenler bir anlamda ev sahibi ülkelerin kültürlerini yansıtması açısından da özeldir. 2000 Sydney, 2004 Atina, 2012 Londra bu tarz seremonilere güzel örneklerdir. 2008 Pekin ise gösterişli görüntüleriyle hatırlanır.
Fransa’nın başkenti Paris de 2024’ün açılış törenine iddialı hazırlandı. Seremoni oyunlar tarihinde ilk kez stadyum dışında yapıldı. Geçmiş törenlerde tribünleri selamlayan sporcular bu kez Seine Nehri’nin altı kilometrelik bölümünde tekneler üzerinde Parislilerin karşısına çıktı. Sanat yönetmenliğini Thomas Jolly’nin üstlendiği gösteri izleyenleri ülkenin kültürel referansları eşliğinde adeta Fransa tarihinde ve Paris’te bir gezintiye çıkardı. Lady Gaga, Celine Dion ve heavy metal topluluğu Gojira açılışın yıldızlarıydı. Meşaleyi taşıyanlar arasında Carl Lewis, Rafael Nadal, Nadia Comaneci, Serena Williams gibi spor fenomenleri yer aldı. Olimpiyat ateşi sıcak hava balonuyla ilk uçuşu gerçekleştiren Fransız mucitler Montgolfier kardeşlere saygı duruşu niteliği taşıyan bir tasarımla gökyüzüne yükseldi.
Tüm bunlar göz kamaştırıcıydı. Ancak törenden hoşlanmayanlar da vardı. Leonardo da Vinci’nin Hz. İsa’nın havarileri ile yediği yemeği konu alan ‘Son Akşam Yemeği’ tablosunun canlandırıldığı performansta LGBTQ+ bireylerin yer alması birçok kesimi kızdırdı.
Bu ülkenin sporcuları oyunlar esnasında da farklı yöntemlerle protesto edildi. Bu arada kapanışın yıldızı ise aksiyon filmlerini aratmayacak bir gösteri gerçekleşen Hollywood yıldızı Tom Cruise oldu.
TÜRKİYE’NİN KARNESİ
Türkiye Cumhuriyeti olimpiyatlara ilk kez 1924 yılında katıldı. İlk madalyalar 1936 Berlin’de geldi.
Güreşçilerimizden Ahmet Kireççi bronz madalya kazanırken, Yaşar Erkan altın madalyayı boynuna geçirdi. Kadın sporcularımız oyunlarda ilk kez yine 1936 Berlin’de yer aldı. Bu isimler eskrimciler Halet Çambel ile Suat Fetgeri Aşeni’ydi. Türkiye en fazla altın madalyayı 1960 Roma’da aldı. O tarihte yedi güreşçimiz kürsünün en tepesine çıktı.
Kadınlarda ilk madalyayı 1992 Barcelona’da sıkletinde üçüncü olan judocu Hülya Şenyurt kazandı. 1988, 1992 ve 1996’da zafere uzanan halterci Naim Süleymanoğlu üst üste üç olimpiyatta altın madalya kazanarak tarih yazdı.
2024 Olimpiyat Oyunları’na 18 branşta 102 sporcu ile katılan Türkiye, beşi bronz üçü gümüş olmak üzere sekiz madalyayla Fransa’dan ayrıldı. Sıralamada ise 64. basamakta kaldı. Madalyalar; güreş, boks, okçuluk, atıcılık ve taekwondo dallarından geldi. Ülkemiz 1984 Los Angeles’tan 40 yıl sonra ilk kez altın madalya sevinci yaşayamadı.
Bu olumsuz verilere karşın bizim açımızdan sevindirici gelişmeler de vardı. Biri atıcılık, biri okçulukta olmak üzere takım yarışmalarında ilk defa kürsüye çıkıldı. Yusuf Dikeç-Şevval İlayda Tarhan ikilisi atıcılıkta tarihimizin ilk madalyasını kazandırdı. Bundan da ötesi Yusuf Dikeç’in ekipman kullanmadan tek eli cebinde pozu sadece Paris 2024’ün değil olimpiyatların en ikonik pozları arasına girdi. Aralarında Arman Duplantis’in de bulunduğu yıldızlar zaferlerini ‘Dikeç pozuyla’ kutladı. Bunlar keyifliydi lakin başarıda büyük payı bulunan Şevval İlayda Tarhan adeta yok sayıldı. Oysa onun performansının yanı sıra final müsabakasından sonra Sırp rakibine sarılarak yürekten kutlayışı olimpiyatların gerçek ruhunu sergilemesi açısından çok kıymetliydi. Ersu Şaşma’nın sırıkla atlamada beşinci olması,
Kuzey Tunçelli’nin yüzmede tarihimizin ilk finalinde mücadele etmesi ve aldığı beşincilik diğer tesellilerimizdi. Kadın Voleybol Milli Takımı, sakatlıklar ve antrenör Santarelli’nin kadro tercihlerine yapılan sert eleştirilerle sancılı gittiği Paris’te dördüncü sırayı elde ederek bugüne kadarki en iyi derecesini yapsa da beklenti kürsü olduğu için fazla alkış almadı. Bir başka tartışma konusu ise sporcularımızın kıyafetleri oldu. Özellikle diğer Türki Cumhuriyetlerin yarışma kıyafetlerinle karşılaştırıldılar ve vücuda tam oturmadığı, bizden pek bir iz taşımadığı için kıyasıya eleştirildiler.
YILDIZLAR İŞ BAŞINDA
128 yıllık oyunlar tarihinin tüm isimleri anmadan olmaz. 1936’da ABD’li atlet Jesse Owens dört altın madalyayla oyunlara damgasını vurdu. 1952’de ‘Çek Lokomotifi’ lakaplı uzun mesafe koşucusu Emil Zatopek üç zorlu yarışta finişi ilk sırada geçerek unutulmazlar arasına girdi. Etiyopyalı Abebe Bikila, 1960 Roma’da çıplak ayakla koştuğu maraton yarışını kazanarak zafer elde ederken, oyunlar tarihinde altın alan ilk Afrikalı oldu.
ABD’li yüzücü Mark Spitz, Almanya’nın Münih şehrinde düzenlenen 1972 Yaz Olimpiyatları’nda 7 altın madalya kazanarak bir olimpiyatta en çok altın madalya kazanan sporcu unvanını eline geçirdi ve tüm dünyanın ilgi odağı oldu.
1976’da 14 yaşındaki Rumen kadın jimnastikçi Nadia Comaneci 10 tam puanla altına uzanarak muhteşem bir performansa imza attı. 1984’ün yıldızı dört altın alan ABD’li atlet Carl Lewis’ti.

2008, 2012 ve 2016’ya damgasını vuran altına ve rekora doymayan Jamaikalı sprinter Usain Bolt oldu. Paris 2024’te atletizm, okçuluk, sportif tırmanış, yol bisikleti, modern pentatlon, halter ve yüzme dallarında toplam 19 dünya rekoru kırıldı. Bunların içinde belki de en görkemlisi İsveçli sırıkla atlamacı Armand Duplantis’in dünya rekorunu 6.25’e taşımasıydı. Fransız yüzücü Leon Marchand dördü altın biri bronz olmak üzere beş madalyayla organizasyona damga vuran isimlerden oldu. Sırp tenisçi Novak Djokovic dördüncü kez katıldığı oyunlarda ilk altın madalyasını alarak muazzam kariyerine parlak bir halka daha ekledi. Oyunlarda iki kez kürsünün en tepesine çıkan ABD’li yüzücü Katie Ledecky, toplam altın madalya sayısını dokuza çıkararak Sovyet jimnastikçi Larisa Latynina’ya ait olimpiyatlarda en çok altın alan kadın sporcu rekoruna ortak oldu. Paris 2024’e renklendiren ve organizasyon tarihine geçen isimlerden biri.
Mijain Lopez Nunez oldu. Kübalı sporcu üst üste 5 olimpiyatta altın madalya alan ilk güreşçi unvanını elde etti. Nunez, Tokyo 2020’deki zafer konuşmasında Küba devriminin önderi Fidel Castro’ya teşekkür etmişti. Lopez Nunez, Paris’te de ülkesine ve Küba devrimine olan bağlılığını göstermek için kürsüden Fidel Castro’ya selam yolladı.
PARİS 2024’E RENK KATANLAR
Kamerun doğumlu kadın boksör Cindy Ngamba, kazandığı bronzla mülteci takımına olimpiyatlardaki ilk madalyasını getirerek adını tüm dünyaya duyurdu. Botswana, Dominika, Guatemala ve Saint Lucia ilk altın madalyalarını aldılar. Arnavutluk ve Yeşil Burun Adaları ise ilk kez madalya sevinci yaşadılar. Gürcü Nino Salukvadze üst üste 10. kez oyunlara katılan ilk kadın sporcu oldu. 55 yaşındaki Salukvadze olimpiyat kariyerine başladığı 1988’de Sovyetler Birliği adına yarışmaktaydı. 14 yaşındaki Avustralyalı kaykaycı Arisa Trew ile 58 yaşındaki binici Laura Kraut Paris’te madalya kazanan en genç ve en yaşlı sporcular olarak kayıtlara geçti.
ÜLKELERİNDEN UZAKLARDA
Doğdukları topraklardan farklı ülkeler için yarışanlar artık spor dünyasının bir gerçeği. Savaş, açlık, ekonomik sorunlar nedeniyle oluşan göç dalgaları bu tablonun oluşmasının ana nedenleri. Paris 2024’te de birçok devşirme sporcu mücadele etti. Atletizmde erkekler üç adım atlama mücadelesi konuya dair çarpıcı bir örnek oldu. Yarışmayı İspanya adına yarışan Jordan Diaz kazandı. Portekiz’den Pedro Pichardo ikinci, İtalyan Andy Diaz üçüncü sırada yer aldı. Ancak bu üç sporcu da Küba doğumluydu ve vatanlarından çok uzaklardaki ülkeler için ter döktü.

CİNSİYET TARTIŞMALARI ALEVLENDİ
Cezayirli boksör Imane Khelif ve Tayvanlı Lin Yu-ting, 2024 Olimpiyat Oyunları’nın en konuşulan sporcularındandı. Geçen yıl bu iki isim yarışma kriterlerine uymadıkları için Dünya Dünya Kadınlar Boks Şampiyonası’na alınmamıştı. Gerekçe ise kromozom yapılarıydı. Uluslararası Olimpiyat Komitesi ise bu boksörlere Paris 2024 için vize verdi. Ancak Khelif’in sert yumruğu İtalyan rakibi Angela Carini’nin 46’ncı saniyede ringden çekilmesine neden olunca cinsiyet tartışmaları yeniden alevlendi. Cezayirli sporcunun kadın olmadığı iddia edildi.
İtalya Başbakanı Giorgia Meloni bile konuya dahil oldu. Fakat Uluslararası Olimpiyat Komitesi geri adım atmadı ve Imane Khelif yoluna devam ederek altın madalyaya uzandı. Yarı finalde milli boksörümüz Esra Yıldız Kahraman’ı yendikten sonra finali de kazanarak altın alan Tayvanlı Lin Yu-ting de cinsiyet uygunluğu konusunda tartışmaların odağında yer aldı. Ancak Kasım 2024’te Paris Olimpiyatları’nda altın madalya kazanan Cezayirli boksör Imane Khelif’in cinsiyeti hakkındaki tartışmalar, sızdırılan tıbbi raporla yeniden gündeme geldi. İddialara göre rapor sporcunun erkek olduğunu ortaya koyuyor. Aslında cinsiyet tartışmaları sporda karşımıza yeni çıkan bir kavram değil. Testosteron seviyesi doğuştan yüksek Güney Afrikalı kadın atlet Caster Semenya bir dönem atletizmden men edilmiş, uzun süren hukuk mücadelesi sonrası pistlere dönmüştü.
BAŞARILI MEKÂN KULLANIMI
Paris 2024’ü özel kılan unsurlardan biri şehrin ikonik mekanlarının sporla başarılı bir şekilde buluşturulmasıydı. Varsailles Sarayı kapılarını binicilik ve modern pentatlon müsabakaları için açtı. Concorde Meydanı’nda 3×3 basketbol oynandı, BMX ve kaykay yarışları yapıldı. Eiffel Kulesi’nin gölgesinde plaj voleybolu oynandı. Okçuluk heyecanını ya yaşarken bir yandan da Les Invalides’i görmek büyük keyifti.
Tek sıkıntı Seine Nehri’nde yaşandı. Nehrin temizlenmesi için 1,4 milyar euro harcansa da başarılı olunamadı. Triatlon ve yüzme maratonu sporcuları insan sağlığını tehdit edecek düzeyde kirli sularda zor şartlar altında yarışmak zorunda kaldı.
Vahram Papazyan

İstanbul Boğazı’nın çocuğu Vahram Papazyan, Bebek’te gazete bayiliği yapan babasına gazeteleri yetiştirebilmek için
her sabah Bebek’ten Cağaloğlu’na koşarak gider gelir. Atletizm sporunu böyle sever. Yine 1912 yılında taşıdığı gazetelerden birinde Stockholm’de Olimpiyat Oyunları’nın düzenleneceği haberini okur. Katılmak ister, lakin parası yoktur.
Bir tiyatro oyununda görürüz onu. Kendisinin de küçük bir rol aldığı o tiyatro oyununun geliriyle Stockholm’e gider. Kente geldiğinde direklerde kendi
ülkesinin bayrağını göremez, ısrarcı olur ve bayrağımızı Stockholm Olimpiyat Oyunları’nda direğe
bastırır. Vahram Papazyan kırmızı bir atlet üstüne beyaz bir kumaştan hilal ve yıldız diktirir ve göğsünde ay yıldızla olimpiyat oyunlarında koşan ilk atlet olarak tarihe geçer.
OLİMPİYAT TARİHİNDEN İKİ PORTRE

Mehmet Ali Aybar (1908-1995)
Mehmet Ali Aybar ülkemizde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yer alan ilk sosyalist parti TİP’in başkanı olarak bilinmekte. Aybar aynı zamanda cumhuriyetin ilk döneminin en önemli atletlerinden biri. 1928 Olimpiyat Oyunları’nda 100 metre ve 4×100 metre bayrak yarışında mücadele eden Mehmet Ali Aybar, 1929 yılında 200 metrede Türkiye rekorunu kırdı.
Johnny Weissmuller (1904-1984)
Johnny Weissmuller olimpiyat tarihinin en renkli figürlerinden biri. 1924 ve 1928 olimpiyatlarında Amerika Birleşik Devletleri’ni yüzme ve su topunda temsil etti.
Beş altın madalya kazanırken, bir de bronz madalya aldı.
Weissmuller’in başarısı spor ile sınırlı kalmadı. Havuzlara veda ettikten sonra Holywood’a transfer oldu. 12 serilik Tarzan filmlerinde başrol oynadı ve büyük beğeni topladı.