Bir Karayip masalı: Cartagena

Kolombiya; Amazon ormanları, And Dağları, Karayip ve Pasifik kıyılarıyla Güney Amerika’nın en zengin coğrafyalarından birisi. Ülke, hem doğal ekosistemler hem de kültürel açıdan büyük bir çeşitliliğe ev sahipliği yapıyor; yerli halklar, Afro-Kolombiyalılar, Avrupalı göçmenler ve Arap kökenli toplulukların bir arada yaşadığı, renkli bir toplumsal yapıya sahip.

PROF. DR. AKIN YÜCEL

Dünyaca ünlü kahvesi, müzikleri, dansları ve sıcak insanlarıyla her köşesi keşfetmeye değer. Ancak Kolombiya’nın en gözde turistik destinasyonlarından biri olan Cartagena, görülmesi gereken yerlerin en başında.

Konuşmacı olarak davet edildiğim ISAPS toplantıları nedeniyle, Karayip kıyısında tarih, kültür ve doğayı bir araya getiren bu eşsiz şehri iki defa ziyaret etme fırsatı buldum. Cartagena, renkli mimarisi, tropikal lezzetleri, sıcak insanları ve hareketli gece hayatıyla ziyaretçilerini büyüleyen bir atmosfere sahip. Cartagena de Indias ismini, İspanya’nın Cartagena kentinden almış.

Kökeni Fenikelilere dayanıyor: “Qart Hadasht” yani “Yeni Şehir”. 1533’te İspanyollar tarafından kurulan şehir, kısa zamanda Güney Amerika’nın en önemli limanlarından birisi hâline geliyor. Sömürge döneminde şeker kamışı, kahve, rom ve köle ticareti sayesinde artan zenginliği ve stratejik konumu nedeniyle sık sık korsan saldırısına uğruyor.

Bunların en ünlüsü, Francis Drake’in 1586’daki saldırısı. Mojito’yu da icat ettiği söylenen bu ünlü korsan, şehri iki ay elinde tutup yağmalamış. Bu tehditler nedeniyle devasa surlar ve Güney Amerika’daki en büyük İspanyol kalesi olan Castillo de San Felipe de Barajas inşa edilmiş. Kalın surlar, burçlar ve kalelerle güçlendirilmiş 11 kilometre uzunluğundaki bu savunma sistemi ve içerisinde yer alan eski şehir UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.

Cartagena, zengin bir etnik ve kültürel yapıya sahip. Nüfusun büyük kısmını “Mestizo” denilen İspanyol ve yerli melezleri ile Afro- Kolombiyalılardan oluşturuyor.

Kentin liman geçmişi, Afrika’dan gelen kölelerin ve Avrupa’dan gelen göçmenlerin izlerini taşıyor. Şehir, Katolik inancının yoğun olduğu bir bölge olmasına rağmen Afro- Karayip gelenekleri, yerel ritüeller ve festival kültürüyle harmanlanan zengin bir dini yapıya sahip.

Özellikle Afro-Kolombiya kökenli toplulukların getirdiği müzik, dans ve mutfak kültürü Cartagena’da güçlü bir şekilde yaşatılmakta.

Anadil Kastilya İspanyolcası, ama Kolombiya’da toplam 80 farklı dil konuşuluyor.

Cartagena, Kolombiya’nın en önemli ekonomik merkezlerinden birisi. Liman kenti olması sebebiyle dış ticaretin önemli bir ayağını oluşturuyor. Şehrin ekonomisi turizm, hizmet sektörü, balıkçılık ve zümrüt ticaretine dayalı. Her yıl milyonlarca turist, özellikle kruvaziyer gemileri ile Cartagena’yı ziyaret ediyor. Kolombiya’yı ziyaret edenlerin taşıdığı güvenlik kaygısı, Cartagena için geçerli değil denebilir.

Şiddet sarmalına tutulmuş bu ülkede (50’lerdeki iç savaş, 70’lerde terör, 2000’lerde kartel savaşları) Cartagena güvenli bir liman. Turizmi korumak için bu kentin güvenliğine hep özel bir önem verilmiş. Yine de geceleri karanlık, izbe sokaklara girmemekte, tenha parklarda dolaşmamakta, yerel halka saygısızlık etmemekte fayda var. Genellikle turiste alışık, dost canlısı, neşeli insanlar, ama Latin Amerika’da öfke kontrolünün zayıf olduğunu unutmamak lazım.

Bir de ellerinde müzik aletleriyle gelip rap yapıp para koparmaya çalışanlar var. Sakın hangi takımı tuttuğunuz söylemeyin, hepsi için şarkıları var ve para vermeden kurtulamıyorsunuz.

CARTAGENA’DA NELER YAPMALI?

Öncelikle ne zaman gitmeli? Cartagena’da tropikal iklim hâkim. Yani hep nemli ve sıcak, yazı kışı yok, her sabah saat 6’da güneş doğup akşam 6’da batıyor. Bence mevsimlerin olmaması çok sıkıcı. Seyahat için yağışın ve nemin az, denizin daha berrak olduğu Aralık-Nisan dönemini tercih etmek iyi olur. Cartagena’da yapılacak en güzel şey sokaklarda dolaşmak. Şehrin merkezi yürüyerek gezilebilecek

büyüklükte. Sur içinde kalan eski şehirde (Ciudad Amurallada) 16-17. Yüzyıl İspanyol kolonyal mimarisinin en güzel örneklerine rastlamak mümkün. Bunlar kimisi taş, ama çoğunlukla cepheleri sarı, lacivert, mor, kırmızı gibi canlı renklere boyanmış, büyük taş balkonları ve çok güzel ferforje korkulukları olan evler. Arka tarafta ise tropikal bitkilerle dolu, serin bir iç avlu bulunuyor. Bu yapıların bir kısmı butik otel, restoran veya kafe olarak hizmet vermekte.

Öğle sıcağını bu serin avlulardan birisinde geçirip, Karayip mutfağının lezzetlerini atıştırırken tropikal kokteylinizi içebilirsiniz.

Santa Catalina de Alejandría Katedrali

Eski şehirde bolca barok kilise de mevcut. Bunların arasında San Pedro Claver Kilisesi ve Manastırı ile, Güney Amerika’nın en büyük katedrallerinden olan Santa Catalina de Alejandría Katedrali görmeye değer yapılar. Engizisyon Sarayı ilginç bir şekilde hiç ürkütücü değil, oldukça güzel bir yapı. Önceleri sorgu odaları ve işkence aletleri de sergileniyormuş, ama Papa’nın ziyareti öncesinde kaldırmışlar. Ziyaretçi sayısı düşmüş olmalı ki, şimdi yeniden sergilemeye başlamışlar. Eski şehre hemen komşu Getsemani mahallesinde Karayip mimarisinin etkisi hâkim; rengarenk boyanmış ahşap evler, açık verandalar, asma çiçeklerle süslü balkonlar ve iç avlularda yine tropikal bahçeler. Getsemaní graffitilerle bezeli sokakları, sanat galerileri ve kafeleriyle kentin bohem yüzünü yansıtıyor. Cartagena’da yürürken çok sayıda sokak sanatıyla karşılaşıyorsunuz; aralarında Botero’nun tombul kadınlarının da yer aldığı çok sayıda heykel ve mural gezinmeyi daha keyifli hâle getiriyor.

Modern mahalle Bocagrande’de ise kilometrelerce uzanan Karayip sahili boyunca dizilmiş lüks oteller, cam ve çelik gökdelenler ve alışveriş merkezleri yer alıyor. Kumsalda uzun yürüyüşler yapmak zevkli ancak Ege’nin berrak sularına alışkın bizler için deniz çekici değil, dalgalı ve bulanık. Benim tercihim, eski şehirdeki butik otellerden birisinde kalıp kenti yaşamak, denize ise adaların berrak sularında girmek şeklinde oldu.

MÜZİK, DANS VE GECE HAYATI

Cartagena’nın en büyüleyici yanlarından biri de sokak müziği ve dans kültürü. Geceleri salsa, champeta ve cumbia ritimleri sokakları dolduruyor. Getsemaní bölgesi, gece hayatının kalbi. Burada canlı müzik barları, salsa kulüpleri ve dans gösterileri bulabilirsiniz. En ikonik kulüp Café Havana. Kolonyal bir binada yer alan bu küçük mekânda canlı orkestra eşliğinde salsa’nın anavatanında dans etmenin keyfini yaşayabilirsiniz. Partner bulmak çok kolay, ayrıca burada çalışan profesyonel dansçılar da size eşlik edebilir. Bazurto Social Club (Afro-Kolombiya ritimleri ve champeta geceleri), Donde Fidel (Karayip müzikleri eşliğinde yerel bir atmosfere sahip) ve Quiebracanto’da da (Caz, Latin ve dünya müzikleriyle öne çıkıyor) keyifle zaman geçirebilirsiniz.

 

SOKAK HAYATI VE LEZZET KÜLTÜRÜ

Cartagena sokakları tropikal meyve satıcıları, lezzet durakları ve canlı müzikle dolu. Mango, papaya, lulo, ananas, guava, maracuya (çarkıfelek) gibi tropik meyveler her köşede bulunuyor. Sokaklar hem göze hem damağa hitap eden renkli görüntülerle dolu.

Cartagena’nın sokaklarından geçerken duyulan baharat kokuları ve kızaran yiyeceklerin cazibesi insanı kendine çekiyor.

Acıktığınızda hemen ulaşabileceğiniz sokak lezzetleri ise şunlar: Arepa de Huevo (yumurta ile kızartılmış bir çeşit mısır ekmeği, genelde kahvaltıda, ya da atıştırmalık olarak tüketiliyor), Bollos (bildiğimiz boyoz İzmir’e de Sefarad Yahudileri getirmişler. Ancak burada genelde mısır unuyla ya da patatesten yapılıyor), Costeño peyniri (inek sütünden taze, yumuşak beyaz peynir), Empanadas (Orta ve Güney Amerika’da yaygın tüketilen bir tür börek). Susadığınızda seyyar arabalarda büyük buz kalıplarının rendelenmesiyle elde edilen karın üzerine taze meyve şurupları dökülerek yapılan ve meyve dilimleri ile servis edilen Raspados içebilirsiniz. Lulo meyvesi, lime ve buzla yapılan Lulada ve şeker kamışı suyu ve limon ile yapılan agua de panela con limon da mutlaka denenmesi gereken içecekler. Şeker kamışının damıtılmasıyla yapılan anasonlu Aguardiente bizim rakıyı andırıyor ve shot olarak içiliyor. Ve tabi ki Rom, Karayiplerin vazgeçilmezi. Tropikal kokteyller de çok tüketiliyor. Tipik tatlıları ise, Cocadas denilen ve Hindistan cevizi rendesi, süt ve şekerle yapılan küçük topçuklar.

Cartagena mutfağı deniz ürünleri, Hindistan cevizi, lime ve kişnişin bolca kullanıldığı Karayip mutfağı ile, kızartılmış, baharatlı ve aromalı yemeklerden oluşan Afrika kökenli geleneklerin bir karışımı. En kuvvetli öğün öğle yemeği. Sonrasında tabii ki siesta.

Tipik plaj yemeği, arroz con cocos (hindistan cevizi sütüyle yapılmış hafif tatlı pirinç pilavı) ve patacones (ezilmiş ve tuzlanıp çifte kızartılmış pilanten, yani yeşil muz dilimleri) ile birlikte servis edilen pescado frito (balık kızartması). Karayip kırsalına özgü mote de queso ise, manyok kökü ve yumuşak Costeño peyniri ile yapılan, bol limon sıkılarak içilen yoğun kıvamlı bir çorba. Ama benim favorim Ceviche Cartagenero. Leche di tigre (kaplan sütü) adı verilen ve boca lime suyu içeren bir sosta pişirilmiş çiğ balık ya da karides, soğan, kişniş ve lime ile yapılan bu yemek aslında Peru kökenli.

Cartagena’dakinin sosu biraz daha yoğun. Şehirde birçok ceviche restoranı var, ama en iyisi La Cevichería. Anthony Bourdain’in de övdüğü, taze cevicheleriyle ünlü küçük ama samimi bir restoran.

Önerilen diğer restoranlar ise şunlar:

Carmen Cartagena: Yaratıcı Karayip mutfağı. Özel akşam yemekleri için ideal.

Candé: Kolombiya geleneksel mutfağının en iyi örnekleri. Canlı müzik eşliğinde yemek deneyimi için.

María: Modern yorumlarla hazırlanan deniz ürünleri ve kokteyller.

Di Silvio Trattoria: Getsemaní’de, açık hava masalarıyla bilinen İtalyan restoranı.

La Mulata: Renkli dekorasyon, lezzetli balık yemekler ve uygun fiyatlarıyla meşhur.

KARAYİP ADALARI

Hayal ettiğiniz tropikal cennetleri yakınlardaki adalarda bulmanız mümkün. Rosario adaları (Islas del Rosario), Playa Blanca ve Baru Adası bembeyaz kumsalları, turkuaz suları ve mercan resifleriyle görmeye değer. Adalarda lüks resortlardan mütevazi plaj barlarına kadar farklı konaklama seçenekleri var. Limandan kalkan sürat tekneleriyle yaklaşık 1 saatlik mesafede yer alıyorlar. Günübirlik gidip ılık Karayip denizinde, sandallardan satılan tropikal kokteylleri yudumlamak, palmiye ağaçlarının altında uyuklamak çok keyifli. Yanınızda mutlaka şnorkel götürün, deniz dibi çok canlı.

ALIŞVERİŞ KÜLTÜRÜ VE ÖNERİLER

Cartagena alışveriş açısından da oldukça zengin bir şehir. Özellikle tarihi surların içinde kalan Las Bóvedas (restore edilmiş eski cephanelik, bugün hediyelik eşya dükkânlarıyla dolu), Portal de

los Dulces gibi bölgelerde el işi ürünler, yerel tatlılar ve hediyelik eşyalar bulmak mümkün.

Alınacak şeylerin başında meşhur Kolombiya kahvesi geliyor. Wayuu kabilesi tarafından yapılan el örgüsü Wayuu çantaları da en çok rağbet gören ürünlerden.

Onun dışında Afro-Kolombiya el sanatları, ağaç oymalar, Botero minyatürleri, yerel resimler ve seramikler vitrinleri süslüyor.

Şehirde daha stilize sanat eserleri satan galeriler bulmak da mümkün.

Tabii bir de zümrüt var. İspanyolca adı daha çekici: Esmeralda.

Kolombiya dünyanın en büyük zümrüt üreticisi. Cartagena, Kolombiya zümrütlerinin ticaret merkezlerinden birisi. Ziyaret edip hafifleyebileceğiniz çok sayıda zümrüt müzeleri, atölyeler ve mücevher dükkânları mevcut.

Zümrütü işlenmiş hâlde ya da ham olarak alabilirsiniz. Bu değerli taşın tarihini öğrenmek ve nasıl işlendiğini görmek için Caribe Jewelry Museum & Factory’i önerebilirim.

İlk ve orta öğretimini TED Ankara Koleji, liseyi Ankara Fen Lisesi’nde tamamladı. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Tıp Doktoru olarak mezun oldu. Uzmanlık eğitimini Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde yaptı. Bir süre ABD ve İngiltere’de çalıştı. 2008’de profesör ünvanını aldı. Plastik cerrahide özellikle meme cerrahisi, meme onarımı, yüz estetiği ve vücut şekillendirme alanlarıyla ilgilenmekte, bu alanlarda her yıl onlarca eğitimde meslektaşlarına eğitim vermekte, kurslar düzenlemektedir. Türk Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği (TPRECD) ve Estetik Plastik Cerrahi Derneği’nin (EPCD) Başkanlıklarını, Uluslararası Estetik Cerrahi Derneğinin (ISAPS) Türkiye Sekreterliğini yaptı.
Yayıncılık çalışmalarına Türkiye’de Plastik Cerrahi alanındaki tek yayın olan ve TPRECD adına yayınlanan Plasticus Yazı İşleri Müdürlüğü ile başladı. Okumakta olduğunuz Vega Dergisinin İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü olarak hekimliğin yanı sıra yayıncılık alanında da çalışmalarını sürdürmektedir.

Latest from Seyahat

Viyana notları

Avrupa’nın en hızlı büyüyen, genleşen, şık, modern, dinamik, asil, zarif kenti, tarih, siyaset, sanat açısından son