/

Türk sinemasının unutulmaz kadınları

Cahide Sonku, Sezer Sezin, Muhterem Nur, Belgin Doruk, Fatma Girik, Türkan Şoray, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit, Müjde Ar ve Hülya Avşar… Onlar sinemamızın en ilginç, en özel, en kendine özgü, büyük kitlelere seslenmeyi başarmış ve de ikona dönüşmüş oyuncuları. Gelin hep birlikte bu unutulmaz isimler üzerine kişisel gözlemlerle dolu yazınsal bir yolculuğa çıkalım…

ATİLLA DORSAY

Cumhuriyetimizin 100. yılını yeni kutladık; hâlâ da kutlamaya devam ediyoruz. Türk sineması ise 1914’de çekilen bir belge film nedeniyle 2014 yılında 100. yılını kutlamıştı.

Bu sinemanın hikâyesini en yakından izleyip üzerine yazanlardan biriyim. Gerçi sinema yazılarıma ancak 1966 yılında Cumhuriyet gazetesinde başladım. Farklı eğitimler almama karşın, sinema tutkumun sonunda galip gelmesiyle…

Ve o günden sonra hem sinemamızı ve de dünya sinemasını yakından izledim. Hem de geçmişiyle ilgilendim; eski filmleri Sinematek’lerde veya evimde oluşturduğum görkemli DVD arşivimden seyrettim, hâlâ da ediyorum.

Şimdiyse bununla bağlantılı özel bir yazı yazmaya koyuldum: Bu sinemanın başından sonuna en ilginç, özel ve kendine özgü, büyük kitlelere seslenmeyi bilmiş ve sonunda birer ikona dönüşmüş kadın oyuncuları. Elbette bunca yıldır gelip geçen onca oyuncu arasından seçim yapmak kolay iş değil. Ama önce, değişik ölçütlerle en önemli 10 ismi seçtim. Yanında belki biraz ikinci planda kalsalar anılması gereken bir ikinci 10 isme de yer vererek…

İşte o ‘İlk On’ starımız:

  • Cahide Sonku
  • Sezer Sezin
  • Muhterem Nur
  • Belgin Doruk
  • Fatma Girik
  • Türkan Şoray
  • Filiz Akın
  • Hülya Koçyiğit
  • Müjde Ar
  • Hülya Avşar
Atilla Dorsay, Siyad Onur Ödülü’nü Cahide Sonku’ya takdim ederken…

Erken starımız: Cahide Soku

Şimdi birer birer gidelim. Cahide Sonku 1919-1961 arasında yaşıyor.

Muhsin Ertuğrul döneminin en parlak oyuncusu. Sinemada oyunculuk kadar yönetmenlik de yapmış, sahnede insanları büyülemiş. Erkekleri de: Talat Artemel, Cahit Irgat, İhsan Doruk gibi üç ünlüyle evliliği var. Anne de olmuş, ama tek kızını istediği gibi büyütememiş.

Ve sonu da hiç parlak değil: İçkiye sığınıyor. Nitekim ben ona ‘SİYAD Onur Ödülü’nü bir Beyoğlu meyhanesinde sunmuştum; bilenler bilir. Velhasıl talihsiz bir star örneği…

Türk sinemasında hem oyuncu hem yapımcı olarak yer alan oyuncumuz Sezer Sezin ile Atilla Dorsay.

Bir geçiş dönemi starı: Sezer Sezin

1929- 2017 arası yaşamış. Yani uzun bir ömür… Çok fazla değil film sayısı; ama hatırlanan filmler: ‘Vurun Kahpeye’ (1949’daki başyapıt sayılan versiyonu), ‘Lüküs Hayat’, ‘Arzu ile Kamber’, ‘Tahir ile Zühre’, ‘Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi’, ‘Üç Tekerlekli Bisiklet’, ‘Meyhaneci Kız’, ‘Şoför Nebahat’… Son filmi 2007’de. Ve tek evliliği var:

Kenan Artun’la… Onu da tanımak şansını elde ettiğimi belirteyim.

Az ama öz film: Muhterem Nur

Muhterem Nur hepsinin arasında en az film yapmış sayılabilir: Sadece 20… 1932- 2020 arasında yaşamış olan sanatçı, 1950’lerden itibaren ‘Kanun Namına’, ‘Boş Beşik’ gibi filmler yapıyor, 1958’de çevirdiği Memduh Ün filmi ‘Üç Arkadaş’ ise bence Yeşilçam’ın

en tipik filmi sayılabilir. Aslında gerçek Yeşilçam’dan birkaç yıl önce çekilmiş olsa da… Ama 1967’de oyunculuğu bırakıp şarkıcılığa geçiyor. Sonrasında yine dönüyor ve ‘Ayşecik’, ‘9. Hariciye Koğuşu’, ‘Yuva’ gibi filmlerle kariyerini sonuçlandırıyor. İlk evliliği fenomen şarkıcı Müslüm Gürses’le, sonra Işın Kaan’la. Evet, Muhterem hanım kendine özgü bir kişilikti.

Belgin Doruk ve Ayhan Işık ‘Küçük Hanımefendi’ Filminden…

Çok çalışkan bir oyuncu: Belgin Doruk

Kesinlikle hepsinin en çalışkanı… 1936-1995 arasında yaşayan Belgin Doruk, 1953 Türkiye Güzeli yarışmasında ikinci olarak dikkat çekti ve hemen sinemaya sıçradı. 50’lerden itibaren ‘Öldüren Şehir’, ‘Lejyon Dönüşü’, ‘Beraber Ölelim’, ‘Ölmeyen Aşk’, ‘Kırık Plak’, ‘Binnaz’, ‘Bülbül Yuvası’ (ki bunların arasında birkaç Zeki Müren filmi var)… Sonra seriye dönüşen ‘Küçük Hanımefendi’ ve ‘Ayşecik’ filmleri… Ve 1972’de biten bir kariyer. Arada iki sinema insanı, Faruk Kenç ve Özdemir Birsel’le evlilik… Kolay unutulmaz bir oyuncu.

Atilla Dorsay, Fatma Girik ve Memduh Ün ile…

İşte ‘4 Yapraklı Yonca’ ve ilki: Fatma Girik

Artık ünlü deyimiyle ‘Dört Yapraklı Yonca’ya geldik. İlki Fatma Girik. 1942- 2022 arasında yaşadı. Daha 1954 yılında, yani çocuk yaşta sinemaya başlamış. Dörtlünün en eskisi. Nitekim ilk ayrılan da o oldu. Allah diğerlerine ömür versin…

180’i aşkın filminden hangisini saymalı? Her tür rolde uyum sağladığı ve çok başarılı olduğu biliniyor. 1960 yılında ‘Ölüm Peşimizde’ filmini çekerken yönetmeni Memduh Ün’ün dikkatini, sonra da kalbini çalmış. Çalış o çalış… Ün’ün ölümüne dek evli kalmışlar. Daha ilginci Fatma’nın sosyal etkinlikleri. Şişli Belediye Başkanlığı ya da TV’de yaptığı ‘Söz Fato’da programları unutulmuyor.

Bir kraliçe: Türkan Şoray

Burada söylenecek tek bir şey var: Gülü tarife ne hacet!.. O Dört Yapraklı Yonca’dan biri olsa da, sonuç olarak sinemamızın taçsız kraliçesi… 1945 doğumlu. 60’larda başladığı sinemada zirveye çıkmış. Görkemli oyunculuğu kadar yönetmenliği de var. 20 yıl iş insanı Rüçhan Adlı ile yaşamış, sonra oyuncu Cihan Ünal’la evlenmiş. Ve kızı Yağmur’a kavuşmuş. Benim de en büyük dostlarımdan biri. Hâlâ aktif, hâlâ etkileyici, hâlâ güzel.

Dedim ya: o bir taçsız kraliçe..

Bir sarışın zarafet simgesi: Filiz Akın

Dört Yapraklı Yonca’nın en Avrupalı, büyük kentli ve tek sarışın dilberi. 1943 doğumlu Filiz Hanım belki bu yüzden daha kentli kadınları oynadı ve de dışarıda yaşamayı seçti. İlk eşi Türker İnanoğlu, ardından Leon Rubinstein, sonra da Paris büyükelçimiz Sönmez Köksal. Onun için uzun Paris yılları ve sinemadan uzaklaşması var.

Oğlu İlker, torunu Berker onun kibarlığıını aldılar. Ve o da halkının büyük sevgisini hâlâ yanında buluyor.

En geç kalan, ama sağlam gelen: Hülya Koçyiğit

O en son başladı. 1947 doğumu olmasına uygun bir şey… Ve ilk filmiyle zirveden başladı. 1963 yapımı ‘Susuz Yaz’ bir Metin Erksan filmiydi ve Berlin’de ‘Altın Ayı’ aldı. Gerisi kendi kendine geldi. Birbirinden güzel filmler: 200’ün üstünde; 10 TV dizisi…

Futbolcu Selim Soydan’la hiç bozulmayan bir evlilik; aile, çocuklar ve torunlar…

Ve günümüze dek süregelen medya etkinlikleri: örneğin her hafta TRT 2’de Pazar günleri ünlü birini konuk edip konuştuğu Film Gibi Hayatlar programı ve bunun Hürriyet tarafından düzenli olarak verilmesi… Az şey mi?

‘Kadın Filmleri’nin parlak yıldızı: Müjde Ar

Müjde Ar belki tek başına Dört Yapraklı devrinden sonra gelen kuşağın en önemli yıldızı

sayılabilir. 1954 doğumlu oyuncu tanınmış söz yazarı Aysel Gürel’in kızıdır. Kardeşi yine bir dönemde hayli konuşulan Mehtap Ar’dır.

Belki asıl şansı en parlak dönemi olan 80’lerin, sinemamızda kadınların filmlerin asıl kahramanı olması ve o yılların görece özgürlüğü içinde, hikayelerde cinselliklerini de rahatlıkla yaşamasıdır. O belki en çok Atıf Yılmaz filmlerinde bunu yapmış ve bir misyonu yerine getirmiştir.

Çok yaşa sen, Müjde…

Atilla Dorsay, Türk sinemasının ‘Taçsız Kraliçe’si Hülya Avşar ile

Sinemanın Ajda Pekkan’ı: Hülya Avşar

Ve sonuncu starımız: Hülya Avşar. Öncelikle en genci: 1963 doğumlu. İki evlilik yapmış: Mehmet Tecirli ve Kaya Çilingiroğlu. Yaşı gereği günümüzde tam anlamıyla doruklara çıkmış olan bir alana, yani magazine en uygun bir kişiliği sergiliyor.

Arada iyi filmler de yaptı; ama onu daha çok hayatta yapıp ettikleriyle biliyoruz. Ona Ajda Pekkan dedim: çünkü onun gibi hep genç kalıyor!.. Ama bu pek doğru olmadı: çünkü o zaten şarkıcılıkta da iddialı; o işi de beceriyor. Onsuz n’apardık, bilmiyorum!

Bitirmek için, bir ikinci on kadın yıldız listesi: Hümeyra / Hale Soygazi / Serra Yılmaz / Demet Akbağ / Meltem Cumbul / Nurgül Yeşilçay / Şerif Sezer / Ezgi Mola / Büşra Pekin / Merve Dizdar.

Onlar da bir başka yazıya…