/

Bilincin altını üstüne getirip yazdı: Freud

Freud’dan önce psikologlar davranışı genelde sadece tarif edip gözlemlediler. Freud daha derine inmek, bunu analiz edip açıklamak istedi; psikanaliz adı verilen yeni bir psikoloji sistemi kurdu. Psikanaliz, bugün hâlâ psikolojik sorunların tedavisinde kullanılan çeşitli terapilerin temelidir. Psikanaliz, insan kişiliği ve bunun nasıl geliştiği hakkında da kuramlar sunar. Freud, bilinçdışı zihin ve bunun davranışlarımızı etkileme yolları hakkında fikirler formüle eden ilk düşünürlerdendir.

MUSTAFA SELVER

Mayıs 1856’da Viyana’nın kuzeyinde, Píbor köyünde doğdu. Ailesinin sekiz çocuğunun ilkiydi. Nadir rastlanan bir sorunla dünyaya geldi; doğum sırasında yırtılması gereken zar yırtılmamış, başını ve yüzünü kaplamıştı. Doktorlar ve ebe sayesinde bebek zarar görmeden hayata gözlerini açtı. Freud 1938’de Nazilerin Avusturya’yı işgal etmelerine kadar, neredeyse yaşamının tamamını bu kentte geçirdi. Daha sonra Yahudilere uygulanan baskılarla yurdundan ayrılmak zorunda kaldı. 

Ailede rahatça çalışıp okuyabilmesi için kendi odası olan tek çocuk Sigmund’du. Sigmund bu özel konumunu, okulda yüksek notlar alarak ve boş vakitlerinde yabancı dillere çalışarak hak ettiğini kanıtladı. 12 yaşına geldiğinde Shakespeare’i orijinalinden okuyabiliyordu. 

Fransızca ve İngilizce’nin yanı sıra Yunanca, Latince, İtalyanca ve İspanyolca olmak üzere 6 dili gayet akıcı konuşuyordu. Çalışmak, onda takıntı halini almıştı. Vakitten kazanmak için yemeklerini bile odasında yiyordu. Bu yaşlarda garip bir hobiye merak saldı: Gördüğü rüyaların kaydını tutmak! Geleceğin rüya yorumcusu, daha çocukluğunda rüyalarını yazıyor ve bunların kaydını tutuyordu. Rüyalara ve hayali dünyaya duyduğu ilgi, genç yaşlarda gelişmeye başlamıştı. 

25 yaşındayken kendisinden beş yaş küçük Martha Bernays’a sırılsıklam aşık oldu. O dönem bilimsel araştırmalar yaptığı laboratuvar ise ona bir aile kuracak kadar maaş vermiyordu. Martha ile tanıştıktan 6 ay sonra bilimsel araştırma kariyerini bırakıp tıp fakültesine giderek doktor olan Freud, 3 yıl boyunca Viyana Hastanesi’nde eğitim gördü. Nişanlılık dönemleri 4 yıl sürdü. Bu sürede annesiyle Almanya’da yaşayan Martha’yı sadece 6 kez gördü. Yazdığı romantizm içeren 900’ü aşkın mektubunda Martha’ya “Benim prensesim, en değerli hazinem” diye hitap ediyordu. Martha ile evlenip altı çocuk sahibi olan Freud’un en küçük kızı Anna Freud (1895-1982), babasının izinden gidecek, seçkin bir çocuk psikanalizcisi ve psikanalitik hareketin lideri olacaktı. Freud kokaini bir tür enerji veren, mucize ilaç olarak gördü. Bu maddeyi bağımlılık yapmayan güçlü bir anestetik ve ilaç olarak övmesi yüzünden ciddi eleştirilere maruz kaldı. Kokain üzerine kitap bile yazdı. 

Freud’a göre rüya, kişinin uyanık hayatta gerçekleştiremediği bir dileğin gerçekleştirilmesi ve bir bakıma bilincin rahatlatılmasıdır.

Kuramında cinselliğe ağırlık veren Freud cinsel yaşamında oldukça muhafazakardı. 30 yaşında evlenene kadar tam bir bakir, evlendikten sonra da eşine sadık bir koca olduğu düşünülmekle birlikte; Baldızı Minna Bernays ile beraber İsviçre’nin Maloja şehrindeki Schweizerhaus isimli bir otelde kaldığına dair belgelere ulaşılmıştır.  

Freud histerinin tedavisinde hipnoz tekniğini kullanıyordu, ancak bu dönemde geliştirdiği bir teknik daha vardı: “Serbest çağrışım”. Hastalar bir kanepede uzanırken, bir düşüncenin diğerini takip etmesine izin veriliyordu. Josef Breuer’le yürüttüğü çalışmalar ve ilgilendiği hastalar üzerinde kazandığı deneyim, serbest çağrışım yönteminin ve psikanalizin ortaya çıkmasında büyük katkı sağladı.

Freud, hayvanların psikolojik rahatsızlığı olanları sakinleştirdiğini, onların iyileşmesine destek olduğunu fark etmiş, terapi köpeklerini kullanmaya başlamıştı.

İkilinin 1895 yılında yazdıkları ‘Histeri Üzerine Çalışmalar’ isimli kitapta Freud’un psikoterapi üzerine yazdığı bölüm genellikle psikanalitik yöntemin başlangıcı olarak kabul edilir. Ona göre insan bedeni, ahlak sahibi birinin, yüzleştiği takdirde acı çekeceği kuraldışı arzuları ve hatıraları bloke etmek için, dikkati başka yöne çeken hastalıklar yaratıyordu.

SIgmund Freud; telaffuzunda zorlandığı s harfi nedeniyle asıl adı olan SIgIsmund Schlomo Freud’un kısaltılmış halidir.

1896’ların sonunda ciddi bir nevroz yaşadı ve yalnızlığa gömüldü. Kendi geliştirdiği yöntemlerle iç dünyasını çözümleyen Freud, sorunlarının annesine karşı olan arzularından ve babasının annesiyle olan yakınlığa duyduğu kıskançlıktan ileri geldiğini keşfetti.

Bu da Oedipus Kompleksi’ni keşfetmesine neden oldu. Bu keşif, onun 1899 yılında yayınlanan ‘‘Rüyaların Yorumu’’ adlı kitabına da malzeme olmuştur. 

Psikanalizin kurucusuydu

Freud’dan önce psikologlar davranışı genelde sadece tarif edip gözlemlediler. Freud daha derine inmek, bunu analiz edip açıklamak istedi. 

Freud Psikanaliz adı verilen yeni bir psikoloji sistemi kurdu. Psikanaliz, bugün hâlâ psikolojik sorunların tedavisinde kullanılan çeşitli terapilerin temelidir. 

Freud, bilinçdışı zihin ve bunun davranışlarımızı etkileme yolları hakkında fikirler formüle eden ilk düşünürlerdendir. Cinsellik, rüyalar, çocukların duygusal ihtiyaçları ve davranışlarımızın ardındaki gizli motifler gibi çeşitli konular hakkındaki düşünceleri, bugünkü düşünme biçimimizi ciddi şekilde değiştirmiştir.  

Freud’un, insanların psikolojilerini incelerken hep kadınlar aleyhine ayrım yapması ise en büyük eleştiri konusu olmuştur.

Freud onu kanser ettiği halde 83 yaşına kadar günde 20 tane içtiği purosundan hiç ayrılmadı.

Yakalandığı çene kanseri nedeniyle 33 operasyon geçiren ve yaşamının son günlerinde artık bir işkenceye dönüşen acılarına son vermek üzere doktorundan kendisine yüksek dozda morfin yapmasını istemiş, doktoru da bu isteğini kızı Anna Freud’a da danışmak suretiyle yerine getirmiştir. 

23 Eylül 1939’da Londra’da bu şekilde yaşama veda eden Freud’un külleri, en sevdiği Yunan vazolarından birine yerleştirilmiştir.

Freud’un ailesi, arkadaşları ve diğer insanlarla olan yazışmaları ve mektupları 153 kutu içinde  ABD Kongre Kütüphanesi’nde saklanıyor. Bu kutularda yaklaşık 75000 belge olduğu düşünülüyor ve yazıların bazıları açılıp okunabileceği gibi bazıları da Freud’un vasiyeti üzerinde 2020, 2050 ve 2057 yılına dek açılmayacak. Bazı kutuların ise asla açılmaması gerekiyor. Acaba hiç açılmaması gereken bu kutularda neler var?

Terapi divanı da kendi kadar meşhurdu.Bu divanda üzerinde hastalar kolayca içini dökmeye teslim oluyordu.

Kurbağaların beyinlerini inceledi
Freud’un aldığı ilk eğitimlerin ve çalışmaların odak noktası nörolojiydi. Yılanların cinsel organlarını inceledikten sonra omurgalıların ve omurgasızların beyinlerini karşılaştırmaya başladı. Ayrıca nöronun keşfine de önemli katkıda bulundu.

Terapi köpekleri vardı
Freud, endişe bozukluğu olan hastaları sakinleştirmek için yaygınlaşmasından çok önce hayvan dostlarımızı kullanmaya başlamıştı. Bazen Çov-Çov cinsi Jofi’nin terapi sırasında hastalarıyla oturmasına izin verdi ve hastaların daha rahat oldukları gözle görülebiliyordu. 1960’lı yıllarda terapi köpekleri fikri daha fazla araştırıldığında araştırmacılar, Freud’un Jofi hakkında yazdığı makalelerden destek aldılar.

Divanı da kendi kadar meşhur oldu
Freud hastalarının bir divana uzanmasını, yeni düşüncelerin açığa çıkması için zihinlerini ferah tutup tavana bakmalarını tercih ediyordu ve bu psikanaliz uygulamasının standardı haline gelmişti. 1940’larda Imperial Leather Furniture Company of Queens özellikle psikanalitik alanda, sinir hastalarını rahatsız edebilecek düğmeler ve yastıklar bulunmayan divanlar üretti.

Nobel Ödülüne 13 kez aday gösterildi
1915-1938 yılları arasında Freud Nobel Ödülü’ne tıp alanında on iki kez, edebiyat alanında bir kez aday gösterildi ama hiçbir zaman ödül alamadı. Eleştirmenler, psikanalizin kanıtlanmamış bir uygulama olduğunu iddia etti. 

1930’da Goethe ödülüne değer görüldüğünde kızı Anna Freud kanserle savaştığı için onun adına Almanya’ya ödülü almaya gitti.

Hırsızlar Freud’un küllerini çalmaya çalıştı
Kanserle uzun ve acı veren bir mücadeleden sonra Freud 1939’da ötenazi yoluyla hayata gözlerini yumdu. Külleri, Prenses Marie Bonaparte’nin kendisine verdiği 2300 yıllık bir Yunan vazosu içine kondu. 

Ünlü vazo, Londra’daki Golder Green Crematorium’dan neredeyse çalınıyordu.  

Karısı Martha’nın da küllerinin bulunduğu vazo, hırsızlık girişimi sırasında hasar gördü. Krematoryum çalışanları vazoyu daha güvenli bir yere taşıdı ama hırsızların yakalanıp yakalanmadığı belli değil.


Freud’tan inciler

“Para mutluluk getirmez çünkü mutluluk çocukluk arzularının tatmin edilmesidir; para da bu arzuların nesnesi değildir.”

“Kitleler asla gerçeğin peşinde koşmamıştır.”

“Uygarlık, insana zor gelen yaptırımlardan oluşur, emekle elde edilir ama sonuçta uygarlık herkesi mutlu eder. Dürtüsel yönelim ise sadece yöneleni mutlu eder, onun haricindeki herkesi mutsuz eder.”


Yorumunuz

Your email address will not be published.