Hikâye zengin ve uzun. 1900’lerde Louvre Müzesi eserleri korumak adına cam kaplama yapmaya karar verdi. Karşı çıkan çok oldu, hatta eylemler yapıldı ama müze geri adım atmadı.
Dönem sanatçılarından Louis Beroud 22 Ağustos 1911’de Mona Lisa tablosunun camındaki yansımadan saçını tarayan bir manken resmetmek üzere müzenin yolunu tuttu, ressam böylelikle, eserlerdeki cam kaplamayı protesto etmeyi planlıyordu. Gittiğinde Mona Lisa yerinde yoktu!
21 Ağustos gününe dönersek, müzenin cam kaplama ekibinden biri olan Vicenzo Perrugia o gün çalışmaya değil bir tablo çalmak üzere müzeye geldi. Tutanaklardaki kendi ifadesiyle, bakışları Mona Lisa tablosuna kaydı, bu tuhaf gülümseme onu çekti ve bu tabloya yöneldi. Eseri soğukkanlılıkla çerçeveden söktü, ceketinin içine sokarak müzeden çıktı, dönemin güvenlik sistemlerinin yetersiz olması, görevlilerin büyük ihmaliyle buluşmuş, çalan kişi de bir dönem personel olduğundan bu soygun gerçekleşebilmişti.
Sonrası büyük soruşturma, kaos… Tam Altmış dedektif tabloyu bulmak için görevlendirildi.
Ünlü ressam Pablo Picasso ve yakın arkadaşı şair Guillaume Apollinaire bile tablo için sorgulandı! Sebep şairin eline daha önce Louvre’dan çalınan Mısır heykellerinin geçmesi ve onu Picasso’ya götürmesiydi.
Bir yıl boyunca resim arandı olay Fransa boyutunu aştı, dünyanın merak ettiği bir konu haline geldi. 1911 yılına kadar sanatseverlerin, entelektüellerin bildiği bir resimken şimdi halka mal olmuştu. Bunda ressamın gizemli kişiliğinin de öğrenilmesinin payı vardı. Neden sağa sola ayna yardımıyla okunacak yazılar yazıyordu? Neden kadavralar üzerinde çalışıyordu? Kullandığı semboller neyi işaret ediyordu? Merak giderek arttı.
Bu arada çalan kişi Mona Lisa’yı iki sene kaldığı pansiyonda sakladı. 1913’te İtalya’ya gitti ve Floransalı antika satıcısı Alfredo Geri’ye tablonun kendisinde olduğundan bahseden ve yarım milyon liretlik fiyat biçen bir mektup yazdı. Geri, ödemeyi yapıp tabloyu satın aldı, durumu hemen Uffizi Galerisi müdürüne bildirdi, orijinal olduğu teyit edilen eser için Geri’ye 25 bin liret ödül ve şeref madalyası verildi.
Peruggia yakalandı, bir yıl kadar hapis yattı, çıktığında boyacı dükkanı açtı, 45 yaşında kurşun zehirlenmesinden hayatını kaybetti.
Tablo 1914’te yeniden sergilenmeye başladı ve ziyaretçi akınına uğradı. Müzenin müdürü eseri Peruggia’nın çalmasına gönül koymuş, “Bu kadar gösterişsiz bir adamın çalmış olduğuna inanamıyorum” demişti.
Hayatının sanatı yarattığı ilginç hikayelerden biri.