/

Bir albümün 40 yıl hatırı olur mu? Olur!

Geçmiş farklı bir ülkedir ve orada farklı yaşanır. 80’li yılların nasıl da farklı bir ülke olduğunu ve o ülkede nasıl yaşadığımızı 21. yüzyıldan geriye baktığımızda daha iyi görebiliyoruz artık…

MANSUR FORUTAN

Bu yılların kültür-sanat-siyaset tarihindeki yeri artık garantilenmiş sayılır. Moda, müzik, edebiyat, sinema, eğlence kültürü ve çift kutupluluğu ile 80’ler, belki de hesabını günümüzde ödemeye başladığımız şuursuz, ama çok zevkli ve bir o kadar da nitelikli bir bolluğa maruz kaldığımız yıllardı. İlk ev bilgisayarları, ev sinema ve müzik sistemleri, walkman’lar, dijital saatler, spor ayakkabılar ve kutu kolalar yaşam şeklimizi tayin ediyordu.

Özellikle de müzik 80’lerde ulaşabildiği en üst noktaya ulaştı. Neredeyse her grup, her müzisyen adeta kendine özgü yeni bir tarz keşfetti. Yeni sesler, enstrümanlar, kayıt teknolojileri, üst düzey artistik ve müzisyenlik; milyonlarca hayran yarattı. Bu dönemden sonra yapılan işlerin çoğu tekrardan, esinlenmekten öteye geçemedi. 80’lerin sanatçıları, gelecek nesiller için yapacak pek bir şey bırakmadılar.
Peki 80’leri başlatan bir albüm, bir parça var mı acaba diye sorulduğunda epey düşünmek gerekiyor. Galakside gezegen aramak kadar zor. Ancak son 45 yıldır beynime, kalbime, sinir sistemime yerleşmiş binlerce parçayı toplayıp çıkartıp çarpıp böldüğümde Donna Summer ve Giorgio Moroder’in 1981’de birlikte yaptığı “I feel Love” adlı robotic-disco-funk tadındaki parçaya ulaşıyorum. Bu müzikal dört işlemi beş dakika sonra yapsam başka bir sonuca ulaşacağımı çok iyi bilsem de sonucu kesin ve bağlayıcı olarak ilan ediyorum…. Şimdilik!

Demek ki 80’ler aslında 1981 yılında başladı ve 40 yıllık hatırı garantilenmiş başyapıtlar, bu yıldan başlayarak sinir sistemimize nüfuz etti.

Iron Maiden: Killers
Britanya’ya özgü metal rock türünün mucidi diyebiliriz Iron Maiden için. Zaten tarihe de Yeni Dalga Britanya Heavy Metal’i olarak geçti bu sound. Müzikal yelpazenin “sert” tarafına da yatkınsanız eğer, bu albüm kesinlikle kendi türünün başlangıcı niteliğinde ve istifade edin derim. Bir albümün 40 yıl hatırı olacaksa o da Killers’dır.

Phil Collins: Face Value
Yine Brtinya’dayız ve üst düzey müzisyen-besteci Phil Collins’in ilk kişisel albümü Face Value’yu şiddetle tavsiye ediyoruz. Romantik pop diye nitelendirebileceğimiz bu albüm, ana akım için tasarlanmış olsa da üst düzey artistik ögeler taşıyor. Ortalamanın bile sanat eseri olabileceğini kanıtlayan bir albüm.

AC/DC: For Those About To Rock
Belki tarihin ilk Hard Rock grubu değillerdi ama tarihin en büyük Hard Rock grubu olmayı başardılar ve bunu da FTATR albümüne borçlular. Bu albüm başlangıçta dışlanan Hard Rock türünün müzik dünyasında marjinalleşmesini sonlandırdı. Bu tür, teyzeler, dayılar kısaca her kesimden kabul gördü. 40 yıl değil bi’ 140 yıl daha hatırı olur.

Jean Michel Jarre: Magnetic Fields
80’ler synthesize’ların altın çağıydı. Bu alandaki inanılmaz gelişmeler müziğin nasıl olması gerektiğini de belirliyordu. İnsanlık daha önce duymadığı sesleri duymaya başlamıştı.

J M Jarre da bu sesleri müzikal bir katedrale dönüştürülmesine, büyük kitleler tarafından sevilmesine aracılık etmişti. Magnetic Fields, elektronik, new age ve synthpop türlerinin en önemli albümlerinden biri. 40 yıl sonra bile, bugün yapılmış gibi.

Earth Wind & Fire: Raise
Bu yıllarda müziğin yarısını beyaz adam yapıyorsa diğer yarısını da siyah adam yapıyordu. Eşitlik en azından burada tesis edilebilmişti. Üstelik siyah adamın yaptığı müzik olmasaydı dünya çok daha renksiz olurdu. Blues, funk, disco, rap, R&B… Aşkın, acının, isyanın, basit mutlulukların ahenkle dans etmesi ve bu dansı en üst seviyede icra eden Earth Wind & Fire. Yine en iyinin en iyisi seviyesinde başka bir albüm.

Kitaro: Silk Road
Eğer hayatınız boyunca tek bir New Age albümü almak zorunda kalırsanız Silk Road’u alın. 1981 yılında TRT’de izlediğimiz belgeselin soundtrack’i muhtemelen sinir sistemimize yerleşmiş durumda ve bunun hiçbir sakıncası yok. İç dünya yolculuklarınızda çekinmeden kullanınız.

David Bowie: Changes Two Bowie
David Bowie’nin yaptığı bir şeyi tavsiye etmek ya da etmemek haddimiz değil. Sadece hatırlatma yapabiliriz. Deriz ki, 1981 yılında çıkardığı albümü ıskalamayın. Zira, yine zamanının ötesinde, yine sanat değeri yüksek bir çalışma.

Chaka Khan: What Cha’ Gonna Do For Me
Yapımcılığını Arif Mardin’in yaptığı bu albüm R & B, funk ve disco’nun muhteşem füzyonundan oluşuyor ve kötü bir günü iyiye çevirme konusunda da son derece başarılı. “Öyleyse Renk….Dans” durumuna geçişlerde de üstün performanslı bir albüm. Kötü bir gün yoktur, yanlış şarkıyı dinliyorsundur.

Kool And The Gang: Something Special
Hayat bir sevgi treni olsaydı, muhtemelen fonda da Something Special albümü çalardı. Türünün, yani Urban Disco’nun en iyi örneklerinden biri. Dünyanın daha çekilebilir yıllarında bu albüm istisnasız her radyo kanalında, her müzik kanalında, partide, diskoda, kulüpte, aklınıza gelebilecek her yerde çaldı. Denk gelirseniz bi’ bakın derim.

Rainbow: Difficult To Cure
Senaryo gereği ıssız bir adaya düşecekseniz ve yanınıza tek bir albüm alma hakkınız olacaksa Difficult To Cure doğru seçenek olacaktır. Hard Rock ve Neo-Klasik Rock’un mucidi Maestro Ritchie Blackmore’un Rainbow tabelası altında çıkardığı 5’inci albüm. Bütün çağları, ve bu çağlar boyunca yapılmış müziğin toplamından bir sentez pişirmeye çalışırsanız bu Difficult To Cure albümü olurdu. Ortaçağ halk şarkıları, barok, rock, funk, aklınıza hangi zaman dilimi ve müziği gelirse… Aynı parçada mükemmel uyum içerisinde hem Bach hem Hendrix duyuyorsanız bir başyapıta tanıklık ediyorsunuz demektir.


Aynı yıllarda bunlar da oldu!

-İran 444 gün boyunca rehin tuttuğu 52 Amerikalı rehineyi serbest bıraktı.

-Papa 2. Jean Paul suikaste uğradı. Saldırıyı gerçekleştiren Mehmet Ali Ağca’ydı. Papa yaralanmasına rağmen hayatta kalmayı başardı.

-İlk AIDS tanısı ABD’nin California eyaletinde kondu. 

-Galler Prensi Charles ve Lady Diana Spencer’ın evlilik törenini, canlı yayında 1 milyara yakın kişi izledi.

-7/24 müzik yayını yapan MTV Amerika’da yayına başladı. İlk klip, Video Killed The Radio Star adlı parçaya aitti.

-Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti.  

-İlk tüp bebek Elizabeth Jordan Carr,  ABD Virginia’da dünyaya geldi.

-Şampiyon Kulüpler Kupası Finali’nde Liverpool, Real Madrid’i 1-0 yenerek şampiyon oldu.

-Berlin Maratonu’nda Mehmet Yurdadön birinci, Mehmet Terzi ikinci, Ahmet Altun üçüncü oldu.


Yayıncılığa Sabah Dergi Grubu’nda başladı. Aktüel dergisinin yayın yönetmenliği, Sabah ve Akşam gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı.

Yorumunuz

Your email address will not be published.

Latest from Büyüteç

Hepimiz istifçi miyiz?

Siz de artık kullanmadığınız, hiçbir ihtiyacınız olmadığı konusunda en ufak bir şüphenizin kalmadığı eşya, giysi veya

Casuslar kimler?

Sınırın neresinden baktığımıza bağlı olarak sıfatları değişti. Değişmeyen şey ise bu mesleğin önemi ve çekiciliği oldu.